Kitapları Dünyaya Tercih Eden Bilge: Kâtip Çelebi/ Ayşegül Uyar

Ulema arasında Kâtip Çelebi, Divan-ı Hümayun’da Hacı Halife olarak bilinen Kâtip Çelebi’nin kitaplarla çevrili hayatını ve kendi ifadesiyle cihad-ı ekberini okumaya var mısınız? Babadan kalan mirası hiç düşünmeden kitaplara harcayan katibin kitaplar ve çiçeklerle bezeli hayatı size de ilham verecek. Ayşegül Uyar netyazı okurları için yazdı.

Asıl adı Mustafa, babasının adı Abdullah olan Kâtip Çelebi 1017 yılında İstanbul’da doğar. O; kendi döneminde yaşamış pek çok ulemadan farklı olarak kendi hayatını da kaleme almış biridir. Hem otobiyografik eserlerinde verdiği bilgiler hem diğer eserlerinde bahsettiği ayrıntılar onun hayatını sırlı bir perde ardında unutulmaktan korumuştur.

Kâtip Çelebi, Enderun kökenli bir babanın oğlu olarak çok küçük yaşlarda devrinin alim ve şeyhlerinin meclislerinde bulunma fırsatı bulmuş, beş yaşında kendisi için tutulan özel hocadan dil bilgisi, hat ve kıraat dersleri alarak kuranı kerimden bir miktar hıfzetmiştir.

Genç Mustafa’yı on dört yaşına geldiğinde on dört dirhem maaşla babası yanına alır. Kâtip Çelebi böylece hem çalışır hem divanı hümayun kalemlerinden meslek öğrenir. Babası on beşine basan delikanlıyı Erzurum ve Bağdat seferlerine giderken yanında götürür. Savaşın tüm safhaları, kaybetme ve ölüm korkusuyla burun buruna geçen günler, muhasara ve kıtlık genç kâtibi fazlasıyla etkiler. Bağdat’ı alamayan ordu dönüş yolundayken Kâtip Çelebi Musul’da babasını ardından Nusaybin’de amcasını kaybeder. Ard arda gelen bu iki ölüm delikanlıyı fazlasıyla sarsar. Babasının arkadaşı Mehmet Halife onu himayesine alarak Diyarbekir’de görev verir. Bir süre orada yaşar. 1635 yılına kadar çeşitli seferlere katılıp, türlü zorluklara şahit olan Kâtip Çelebi gördüklerini Mizanü’l-hak, Cihannüma, Fezleke gibi eserlerinde kaleme alır.

Cihad-ı Asgardan Cihad-ı Ekbere

1635’te 4. Murat’la Revan seferine katılan Çelebi seferden sonraki hayatını İstanbul’da geçirmek ister. Babasından ve babasının dostu olan bir yakınından kendine kalan mirasla önce evini tamir ettirip evlenir ardından kalan paranın büyük bir kısmını kitaplara harcayarak bir odada on yıl geçirir. Bu on yıl Kâtip Çelebi için cihad-ı asgardan cihad-ı ekbere dönüştür.

Katip Çelebi İstanbul’da yaşamanın verdiği imkanlardan sonuna kadar faydalanarak ilim meclislerinin daimi üyesi olur. Devrin hocalarından dersler alarak kendini yetiştirir. Tanıyanlar onun gece yarısından sabaha kadar bir mum etrafında oturup kitap okuduğunu, bir metin için günlerce vakit harcadığını söylerler. Bu yıllarda Çelebi hadis ilminden harita çizimine, tıptan, gramere, coğrafyadan, astronomiye kadar geniş bir alanda okumalarına ve araştırmalarına devam eder. Bir buluşmalarında şeyhülislam Yahya Efendi’nin “Evinizde binden fazla kitap olduğu söyleniyor?” sorusuna “Evet, öyledir” cevabına veren Kâtip Çelebi şeyhülislamın kendisine inanmayan bakışlarından kaçamaz. Ertesi sabah bir eşeğe yüklediği bin küsur kitabı şeyhülislamın evine getirir.

Çiçek Yetiştiren Çelebi:

Vefatından iki yıl sonra İzzetî Mehmet Efendi, Katip Çelebi’nin yazmalarına talip olarak onları satın alır. Mehmet Efendi sonraları şöyle tarif eder onu: “İyi huylu az konuşan, vakur bir kişidir Kâtip Çelebi.” Kâtip Çelebi’nin ince ruhlu bir yanı da vardır. Çiçek yetiştirmekten keyif alan bu alimin en sevdiği çiçekler katmer ve mavi sümbüllerdir.

Çelebi yıllarca süren eğitimi sebebiyle hurafelerle mücadelede de gözü pek bir adamdır. Halkı uyarmaktan geri durmaz tekke ve mezarlarda yanan mumların ancak kandilcilere fayda getireceğini açık yüreklilikle söyler. Devlet adamlarının tarih ve coğrafya okuması gerektiğini söyleyen Kâtip Çelebi, astronomi bilmeyenin Allah’ı tanımaktan aciz olacağını belirtir. Hem doğudan hem batıdan okumalar yapan Kâtip Çelebi felsefe ve coğrafya alanında okuduğu bazı eserleri tercüme etmiştir.

Ne makam ve mertebe ne para ve puldur onun meselesi. İlim Allah’a yaklaşmak için bir vesile olmalı, bilgi hakka işaret etmelidir. Bundan dolayı Kâtip Çelebi Osmanlının duraklama devrine girdiğini söyleyerek devlet idarecilerine bile tavsiyelerde bulunacak güç ve cesarete sahiptir.

Kâtip Çelebi kitapları sevdiği kadar eser üretme noktasında titiz de bir alimdir. O yazacağı eser için yüzlerce kaynak tarar mevcudu tekrar etmekten kaçınırdı. Fezleke isimli eseri için 1300 kaynak taradığı söylenir. Onu kendinden önceki ve sonraki pek çok tarihçiden ayıran en önemli özelliği ise şüphesiz tarafsız kalma çabasıdır. Taasubî bir milliyetçilikten uzak duran Çelebi, batılı ilim adamlarının Müslüman alimlerden coğrafya konusunda önde olduklarını tesbit ederek bu alandaki eksikliği gidermek için cihannümayı yazar.

Üç dilde okuyup yazabilen Katip Çelebi 6 Ekim 1657 yılında İstanbul’daki evinde vefat eder. Öldüğünde Keşfu’z- Zünun adlı eseri 15 bine yakın kitap ve 10 bin müelliften bahseden devrin ilk ansiklopedik çalışması olarak geride kalır. Mezarı İstanbul Unkapanı’ndadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: İçerikte Kopyalama Yasaktır. ©️ Bu yazının her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
  • No products in the cart.
Sohbeti aç
Canlı Destek