Gerçeğin Yalın Şairi: Cahit Külebi/ Elif Çelik

Cahit Külebi’yi okurken ırmaklarla, kentlerle, nebatatla konuşuruz. Onun, evlerinin önünden geçen kamyonları, evde konuşulanları, dönemin çarpıcı olaylarını şiirlerine aktarışı, aynayı ortadan kaldıran iki hakikatin birbirine bakması gibidir. Yansımalar kaybolur. Gözler karşısında gözlediğini bulur ve dile gelmek ister.

9 Ocak 1917’de Tokat’ta doğan Cahit Külebi, edebiyatımızın güçlü kalemlerinden biridir. Gerçeğin saf tılsımını keşfetmiş ve evrensel beğeninin kapını onunla açmıştır. Şiirleri 21 dile çevrilmiş ve dünyada da beğenilen bir şair olmayı başarmıştır. Hikâye, İstanbul, Özlem, Güzelleme gibi şiirleri çokça bilinir.
Cahit Külebi hayata, doğasında yazmak olan bir kişinin dikkatli nazarıyla bakar. Bu yüzden eserleri onun hayatının, mekânının izleriyle doludur.
Çamlıbel’den Tokat’a doğru
Tozlu yolların aktığı ırmak;
Ben seni çoktan unuttum,
Sen de unuttun mu, dön geri bak.”


Cahit Külebi’yi okurken ırmaklarla, kentlerle, nebatatla konuşuruz. Onun, evlerinin önünden geçen kamyonları, evde konuşulanları, dönemin çarpıcı olaylarını şiirlerine aktarışı, aynayı ortadan kaldıran iki hakikatin birbirine bakması gibidir. Yansımalar kaybolur. Gözler karşısında gözlediğini bulur ve dile gelmek ister.
Benim doğduğum köyleri
Akşamları eşkıyalar basardı,
Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem
Konuş biraz!”

Külebi, halk şiiri ve türkülerini çağdaş şiire uyarlamıştır. Şiirlerinde bolca yurt, doğa sevgisi ve insan konularını işlemiştir. Temiz ve titiz bir şiir işçisidir.
“Şimdi tarlalarda güneş vardır,
Karlar donmuştur otların uçlarında,
Artık akşamları dinlenemem
Başım avuçlarında.”

Edebiyat öğretmenliği, Milli Eğitim müfettişi, kültür ataşeliği, TDK Genel Yazmanlığı gibi çeşitli görevlerde bulunmuştur.
Öğretmen okulundayken pek çok önemli isimle yolları kesişir. Müdürü Fuat Köprülü, hocası Ahmet Hamdi Tanpınar, sınıf arkadaşı Behçet Necatigil…
Necatigil Külebi için şunları söyler:
“Cahit Külebi, aydın bir saz şairi içtenliği, bir Karacaoğlan rahatlığı ve temiz bir dil ile, zaman zaman kötümser, güvensiz, kendi türküsünü söyledi. Yarım kafiyeler, iç sesler, duygu ve düşüncelerine eklediği zarif benzetmeler ve söyleyişindeki titizlikle en sevilen şairler arasına girdi.”


Yaşamın içindeki saf şiiri yakalayan Cahit Külebi’nin eserlerinde çocuksu duruluğu, dikkatli gözleri, anısal belleği görürüz. Vatanını anlatır, aşkı anlatır, Külebi’nin dizelerinde kırların hafif esintisi duyulur.
Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!
Benim doğduğum köyler de güzeldi,
Sen de anlat doğduğun yerleri,
Anlat biraz!”

Her çevre gözleminin, öykü, roman yahut anıdan ziyade bir şiir olduğunu düşünen Külebi, düzyazıya mesafeli durmuştur. Anı türündeki eseri İçi Sevda Dolu Yolculuk’ta bu duruşu şöyle anlatır:
“Yapay bulduğum için, belki de becerememekten korkarak tek öykü, tek roman, tek oyun yazamadım.”
Külebi’yi “kırın şairi” olarak tanımlayan Cemal Süreya “Hiçbir şair şiiri bitirmeyi Cahit Külebi gibi bilemez,” der ve Külebi de onu haksız çıkartmaz. İstanbul şiirini işte şu unutulmaz dizelerle bitirir:
Anladım bu şehir başkadır
Herkes beni aldattı gitti,
Anladım bu şehir başkadır
Herkes beni aldattı gitti,
Yine kamyonlar kavun taşır
Fakat içimde şarkı bitti.”

Elif ÇELİK

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: İçerikte Kopyalama Yasaktır. ©️ Bu yazının her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
  • No products in the cart.
Sohbeti aç
Canlı Destek