Sadeliğin Estetiğiyle Büyüleyen Şair: Behçet Necatigil /Ayşenur Okan

Behçet Necatigil, şiire söz ustası olarak başlamış ve şairliğini dâhilik noktasına taşımıştır. Batı’yı bilip ona benzemeden şiirler yazmış, yaşadığı dönemin şairlerinden özgün şiir içerikleri ve şiirinin biçiminde gerçekleştirdiği şiirsel devrimle farklılaşmıştır.

İnsan hislerini, hayat tecrübelerini, entelektüel birikimlerini sözcüklerle anlatır. Bu yüzden kelimeler insanın varlık dünyasının anahtarıdır. Behçet Necatigil bu anahtarı ustalıkla kullanır ve sözcüklerle insanları etkilemeyi başarır.

Mesleği edebiyat öğretmenliği olan sanatçı, eğitim alanını sadece sınıfla sınırlamaz. Yaşadığı toplumdan kopuk değildir. Bu yüzden, Behçet Necatigil’i bazen yeni şairleri keşfeden kâşif bazen toplumu gözetleyen sosyolog, kimi zaman mitolojinin imgelerini derleyen entelektüel bazen de Almancadan Türkçeye çeviriler yapan bir mütercim olarak görürüz.

Pek çok edebi türde eser veren Behçet Necatigil şair kimliğiyle ön plana çıkar. Başta Hilmi Yavuz olmak üzere çoğu şair ve edebiyat araştırmacısı Behçet Necatigil’in şiirini iki döneme ayırır: Şiirinin birinci dönemi öyküleyici bir üslupla yazılmıştır. Behçet Necatigil şiirinin birinci dönemini görmezden gelmez veya reddetmez. Birinci dönem şiirlerini yaşamışlığının ve sanat serüveninin bir parçası olarak görür.  Şiirinin ikinci döneminde şiirini üslup açısından geliştirir. Şiirin dili öyküleyici yaklaşımdan uzaklaşarak sezgisel anlatıma yaklaşır. Böylece şiirleri okuyucunun yorumuna açık hale gelir ve ölümsüzleşir.

Örneğin Behçet Necatigil’in “Barbaros Meydanı” şiiri ilk dönem yazdığı eserleri özetler niteliktedir.

“Biliyorum, ayıp ve manasız

Ama peşlerinden gidiyorum

Gezmeye çıktıkları vakit

Ana kız.

Utanır da belki

Anasının sırtındaki

Yeldirmeden,

Kız bir adım önde gider

Sezdirmeden.

Beşiktaş’ta Barbaros meydanı

Sağı anıt, solu türbe

Ortası kare şeklinde,

Parkıdır yoksulların

Bilhassa yaz ayları.”

Şiirin dizelerini okuduğumuz zaman Barbaros Meydanı gözümüzün önünde canlanır. Kuşak çatışması, gelenekselin ve modernin zıtlığı, geçim derdi Behçet Necatigil’in anlatımıyla ete kemiğe bürünür.

İkinci dönem şiirlerinde Divan şiirinin imgesel sezgiciliği, mitolojinin imgeleri, anlamın yükselişi, biçimin kuvvetlenişi dikkatimizi çeker. Sözcüklerin geleneksel kimliklerine modern çağın keşmekeşi eklenir. Örneğin “Abdal” şiirinde, dervişi yani abdalı tekkeden çıkarıp şehirde yürütür:

“Yürür asfalt ovalarda abdal.

  Vitrinlerin düşen kepenklerinde

    Hep hüzün çeşmeleri: lambalar.”

diyerek sezgisel edebiyat geleneğinin kapısını aralar ve biz şiirde bahsi geçen abdalın (ortaya koyulan şiirsel birikimin gizemliliğinden ve sıra dışılığından hareketle) şairin kendisi olduğunu anlarız.

Behçet Necatigil, şiire söz ustası olarak başlayıp şairliğini dâhilik noktasına taşımıştır. Batı’yı bilip ona benzemeden şiirler yazmış, yaşadığı dönemin şairlerinden özgün şiir içerikleri ve şiirinin biçiminde gerçekleştirdiği şiirsel devrimle farklılaşmıştır. Kendi zamanından bizim zamanımıza anlamdan ışıklar yakmıştır. Şairin “Panik” isimli şiiri onun çağının ötesindeki anlatımını kanıtlar niteliktedir. Bu şiirde Behçet Necatigil:

“PANİK

Artık ıssız kırları bıraktı Pan;

Şimdi birçok ülkelerin milyonluk kentlerinde

Asfaltlarda, betonlarda dolaşıyor

Kızgın, uzun yazların öğlen saatlerinde.

….

Yoksullar açlar hastalar sürünürken

Kentlerin göbeğinde, kuytu köşelerinde;

Hıncını alamamış sanki insanlardan

Uygarlığı zalim, daha da azıtıyor

Atom bombalarında, uzay füzelerinde.

Yarınlar? Gizli kara gazte haberlerinde

O varsa ekmeklerde, sularda ağulu

Hattâ çocuk yüzlerine düşmüşse gölgesi,

Keser bizim gibiler yarınlardan umudu.

Renklerde, emeklerde, ırklarda..

Yahudiler, işçiler, zenciler.. Pan!

Şu dünyada insanca yaşamak da yoksa

Ne kalıyor geriye, yüzyıllardan?”

diyerek kendi zamanından geleceğin okuruna seslenir. Onun insani duyarlılığı bizim “Panik” halimize ayna tutarken, sadelik estetiğe, sloganlar sessizliğe, anlam zamansız bir büyüye dönüşür.

Ayşenur OKAN

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: İçerikte Kopyalama Yasaktır. ©️ Bu yazının her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
  • No products in the cart.
Sohbeti aç
Canlı Destek