Edgar Allan Poe sadece ülkesi için değil dünya için çok önemli bir yazar. İlk polisiye hikâyeyi yazmış olması, kısa öyküyü icat etmesi ve öyküde tek etki kuralını ortaya koyması öncülük ettiği konulardan birkaç tanesi. Yazarın sıra dışı hayatını okuyunca kasvetli öykülerinin nasıl ortaya çıktığını daha iyi anlayacaksınız.
Edgar Allan Poe’yu ölümünden dört gün önce arkadaşları sokak ortasında baygın bir halde buldu. Üzerinde kendisine ait olmayan yırtık pırtık kıyafetler vardı. Hastaneye kaldırdılar. Ölümüne kadar bilinci kapalıydı. Sürekli kimsenin tanımadığı bir ismi, “Reynols” ismini, sayıkladı. Çocukluk aşkıyla evlenmesine on gün kalmıştı. Son sözleri “Tanrım! Zavallı ruhuma yardım et,” oldu.
7 Ekim 1849’da öldü. Ölüm sebebi gazetelerde “Beyin Kanaması” olarak geçti. Üzerindeki kıyafetleri neden giyindiğini, “Reynols” isminin kime ait olduğunu ve gerçek ölüm sebebini kimse bilemedi. Öykülerindeki bilinmezlikler gibi birçok bilinmezliği arkasında bıraktı ve henüz kırk yaşındayken hayata veda etti.

Birçok sanatçı gibi Edgar Allan Poe’nun da hayatı acılarla doluydu. 19 Ocak 1809’da Boston’da tiyatrocu bir çiftin oğlu olarak doğdu. Edgar ismini Shakespeare’in Kral Lear isimli oyunundaki bir karakterden aldı. Üç kardeşten ikincisiydi. Henüz bir yaşındayken babası evi terk etti. Üç yaşında geri döndüğündeyse annesi veremden öldü.
Zengin bir çift onu evlat edindi. Allan ismini de bu çiftten aldı. Çocukluğundan itibaren İngiliz edebiyatı eserlerine ulaşma şansı yakaladı. Katı bir eğitimden geçirildi. İlkokulda dersler genelde kilisede yapıldı. Hatta bazı derslerin mezarlıkta işlendiği bile oldu. Yazdığı öykülerde çocukluğuna ait bu anıların etkisi vardı şüphesiz.
Üniversite okurken kumar borcuna girip, içki bağımlılığı da yaşayınca üvey babası kendisine para göndermeyi bıraktı. Araları açıldı. Sonunda okuldan atıldı. Eve döndüğünde ise ilk aşkının evlendiğini öğrenip yıkıldı. Boston’a taşındı. Bu dönemde ilk kitabı yayımlandı ama sadece elli kopyası basılan kitap hiç tutulmadı. Bir yıl sonra üvey annesi de veremden öldü.
Geçimini sağlamaya ihtiyacı vardı. Para kazanabilmek için yaşını büyük göstererek orduya yazıldı. Bu arada ikinci kitabı El Araf yayınlandı. Henüz on beş yaşında yazdığı bu kitap eleştirmenler tarafından çokça eleştiri aldı. Bir süre sonra disiplinsiz davranışları ve emre itaatsizlik nedeniyle ordudan ihraç edildi. Bu sayede Edgar Allan Poe kendisini tamamen yazıya adadı.

Kariyerine şiirle başlayan Edgar Allan Poe daha sonra düz yazıya yöneldi. Yazarken etrafında hep çok sevdiği kedileri dolaşırdı. Gazete ve dergilerde editörlük yaptı. Kendine özgü edebiyat eleştirileriyle dikkat çekti. Dönemin yazarlarını acımasızca eleştirdiği yazıları yayınlandı. Bir derginin düzenlediği hikâye yarışmasında birinci oldu. Charles Dickens’ın beslediği kuzgundan ilham alarak, gelmiş geçmiş en iyi şiirlerden birisi olan Kuzgun şiirini yazdı. Fakat yaptığı onca işe rağmen bir türlü para kazanamadı.
Yirmi altı yaşındayken, henüz on üç yaşında olan kuzeniyle gizlice evlenmişti. Bütün zorluklara ve yoksulluğa rağmen mutlu süren evlilikleri yalnızca on iki yıl sürdü. Eşi 1847’de veremden dolayı hayatını kaybetti. Edgar Allan Poe eşinin kaybına çok üzüldü ve bir daha toparlanamadı. Çok fazla içki tüketmeye başladı. Eşini kaybettikten iki yıl sonra Edgar Allan Poe da hayatını kaybetti.
Ama ölümünden sonra da tuhaflıklar peşini bırakmadı. Rayından çıkan tren mezar taşını ezdi. Gazeteye ölüm ilanını yazma görevi en büyük rakibine düştü. Edgar Allan Poe’nin dehasına övgüler düzüyormuş gibi görünürken, onun ne kadar ayyaş ve deli olduğuna dair onlarca uydurma bilgi sundu. Bu bilgiler yıllardır Edgar Allan Poe hakkında okunup yazılan bütün kitaplara kaynaklık etti.
En tuhafıysa Edgar Allan Poe’nun öldükten sonra bile yazmaya devam ettiği iddiasının ortaya atılmasıydı. Yazarın ölümünden on dört sene sonra bir kadın öteki aleme göçen şairlerle iletişim kurduğunu ve Edgar Allan Poe’nun ruhunun kendisine şiirler yazdırdığını söyledi. Daha da tuhafı, eleştirmenler bu şiirleri Poe’nun tarzına benzetti.
Gülhan TÜRKALP