Bir Uğultuya Kurban Verdiğimiz Şaheser: VESİLETÜ’N NECAT/ Vildan Kınalı

2022, vefatının 600. Yılı olması hasebiyle UNESCO tarafından Süleyman Çelebi yılı ilan edildi. Bu çerçevede Vildan Kınalı “Mevlid” olarak bildiğimiz Vesiletü’n Necat eserine kişisel penceresinden baktı.

“Allah adın zikredelim evvela
Vacip oldu cümle işte her kula”

Sinekli Bakkal romanının kahramanı Rabia öyle güzel bir sese sahiptir ki Kur’an’ı Kerim okurken dinleyenleri mest eder. Bu deruni ses Piyano üstadı Peregrini’den, Mevlevi Vehbi Dede’den kabul görür ve bu üstatlardan ders alır. Ünü paşa konaklarına yayılır. Zamanla ücreti mukabilinde konaklarda mevlit okumaya başlar. Rabia işinin ehlidir. Halide Edip, karakterinin sesini öyle metheder ki adeta kulağınıza gelir hoş sadası.

Mevlid’in önemli günlerde okunması geleneği o zamanlardan kalmış olmalı diye düşünüyorum. Fakat günümüzde “İslami düğünler” de okunması, Mevlid’i okuyanların, O’nun ruhundan uzak bir icra ile sergilemeleri, liyakatsizlikleri, dinleyenlere tesir edememelerine yol açıyor. Bilhassa seksenlerden başlayarak gelen nesiller ne bu nadide eserin ruhunu ne edebi güzelliğini idrak edebiliyorlar.

Şahsen uzun yıllar “Mevlid” denildiğinde aklıma gözlerini kapatmış: “failatün failatün failün” kısımlarını okuyan çatık kaşlı teyzeler geldi. Aruz vezni ile yazılan metnin altına not düşülen bu bilgilerin okunmasının neden icap ettiğini hiçbir zaman anlayamadım. “Mevlid varmış.” denildiğinde kulaklarımda bunaltıcı bir uğultu yankılandı. Vesiletü’n Necat’ı yazan ruhu taşımayan okuyucu ne yazık ki metni harcıyor. Bir dil ve samimiyet abidesi Mevlid’i yıllar sonra farklı bir gözle okuduğumda hissettiklerim çocukluğumdan çok farklıydı.

“Sünnetin tut ümmeti ol ümmeti
Ta nasip ola sana Hak rahmeti”

beyiti benim için tek başına bir serlevha oldu. Kelimelerin ahengine hayran oldum.

Mevlid üzerinden sosyolojik çıkarımlar yapacak olsak fazlasıyla malzeme çıkar. Bu anlamda Mevlid, Türk milletinin aynası gibi. Kendi özüne ve diline yabancı nesiller, “el alem ne der” kaygısıyla gerçekleşen ritüeller, ehliyetsizlik, Mevlid’in anlaşılamamasında hatta okunurken dinlenmemesinde etkili faktörlerden bazıları. Bunlara rağmen altı yüz yıl unutulmadan günümüze kadar gelmiş olması müellifin samimiyetine ve dilinin gücüne bağlı. Söylenir ki ecdad, Vesiletü’n Necat eliyle Balkanlara tesir edebilmiş, peygamber sevgisini anlatabilmiş.

Hal böyleyken bu nadide eseri temel dini kaynakların önüne geçirmeden ama aynı zamanda da kültürel yozlaşmaya kurban vermeden yaşatma gerekliliği ortada. Unesco’nun 2022’yi Süleyman Çelebi yılı ilan etmesi umarız ki genç kuşaklara metnin tanıtılmasında ve sevdirilmesinde etkili olur

Vildan KINALI

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: İçerikte Kopyalama Yasaktır. ©️ Bu yazının her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
  • No products in the cart.
Sohbeti aç
Canlı Destek