İkinci Yeni’nin kraliçesi olarak anılan Tomris Uyar hem çok iyi bir kalem hem de çok iyi bir çevirmendir. Eserlerinin yanı sıra üç şaire ilham oluşuyla anılır. Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Edip Cansever, yazdıkları şiirlerle ona duydukları sevgiyi dile getirmişlerdir. Bugün ona yazılan şiirlerden yaptığımız derlemeyi sunuyoruz sizlere.
Keyifli Okumalar…
Orta okul yıllarında çeviri yapmaya başlayan, öykü denemeleri yazan Tomris Uyar1963 yılında kolejden arkadaşı olan Ülkü Tamer ile evlenir. Hamileliği sırasında Varlık ve Yeni Dergi için çalışmaya, çeviriler yapmaya devam eder. Kızını emzirirken boğazına süt kaçar ve ölür. Evlat ölümünü atlatamayınca evlilikleri biter.
Cemal Süreya’nın kurduğu Papirüs dergisine katılır. Bir dönem Cemal Süreya’nın editörlüğünü yapar. Beraber G. Apollinaire’in Bir Aşk Kırgınının Şarkısı şiirini ve Antoine de Saint-Exupéry’nin Küçük Prens’ini çevirirler. Üç yıllık ilişkileri bitmeden önce Cemal Süreya ona şiirler yazar ama ayrılık kararından sonra Tomris Uyar için hiçbir şey yazmaz. Aralarındaki ilişki sorulduğunda Tomris Uyar şöyle der: “Beni bıraktı, rahat edemedi, ona göre bana sahip olunamazdı. Senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikayen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim; benim ağzımdan kimse duyamayacak dedi ve doğrusu hiç yazmadı.”
GÜL
Gülün tam ortasında ağlıyorum
Her akşam sokak ortasında öldükçe
Önümü arkamı bilmiyorum
Azaldığını duyup duyup karanlıkta
Beni ayakta tutan gözlerinin
Ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum
Ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz
Ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum
İstasyonda tiren oluyor biraz
Ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım
Gülü alıyorum yüzüme sürüyorum
Her nasılsa sokağa düşmüş
Kolumu kanadımı kırıyorum
Bir kan oluyor bir kıyamet bir çalgı
Ve zurnanın ucunda yepyeni bir çingene
CEMAL SÜREYA
Tomris Uyar sonra Turgut Uyar ile tanışır ve mektuplaşırlar. Yedi yıldır şiir yazmayan Turgut Uyar bu mektuplar sonrası tekrar şiir yazmaya başlar. 1967 yılında evlenirler. Tomris Uyar adeta onun esin perisidir. Bir de oğulları olur. Adını Hayri Turgut koyarlar. Turgut Uyar Anadolu’da gördüğü babanın ismini evlada verme kültüründen etkilendiği için böyle yapar. Tomris Uyar’ın gezmeyi sevdiği kadar Turgut Uyar evi sever. Üstüne bir de Turgut Uyar’ın rahatsızlığı da eklenince zaman zaman problem yaşarlar. Tomris Uyar ilişkileri için “Turgut, her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak; ben de hiçbir rekabetin söz konusu olmadığı bir alanda, boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım” der. Yine de evlilikleri 1985 yılına, Turgut Uyar vefat edene kadar sürer. Turgut Uyar çoğu şiirini eşi Tomris Uyar’a yazar.
BİR BOZUK SAATTİR YÜREĞİM, HEP SENDE DURUR
Herkes seni sen zanneder.
Senin sen olmadığını bile bilmeden,
Sen bile…
Seni ben geçerken,
Derim ki,
Saati sorduklarında;
Onu “O” geçiyordur.
Kimse anlam veremez.
Tamir ettirmedin gitti derler şu saati.
Ettirmek istiyor musun demezler.
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
Zamanı durdururum yüreğimde,
Sensiz geçtiği için,
Akrep yelkovana küskündür.
Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür.
Bil ki akrep yelkovanı geçerse,
Atan bu yüreğim durur.
Bırak bozuk kalsın, hiç değilse;
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
TURGUT UYAR
Şair Edip Cansever Tomris Uyar’a hayrandır. Bu hayranlığını hiç gizlemez ve her yıl Tomris Uyar’ın doğum gününde ona şiirler yazar. Tomris Uyar onun için “Sevgililik ya da aşk duygusu zamanla yara alabiliyor, örselenebiliyor, bitebiliyor. Bitmeyen tek aşkın gerçek ve lirik bir dostluk olduğunu Edip Cansever öğretti bana.” demiştir.
YAŞ DEĞİŞTİRME TÖRENİNE YETŞEN ÖYLE BİR ŞİİR
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç
Yağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de
Bir kıyıya bakarken, bakarken ki ağlayan yüzünle
Ve yarışırsa ancak Monet’nin
Kadınlarına yaraşan giysilerinle
Gördüm de
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
Öyle kısaydı ki adımların, diyelim bir yaz tatilinde
Bir otel kapısının önünde, tahta bir köprünün üstünde
Bir demet çiçekle paslanmış bir kedi arasında
Öyle kısaydı ki adımların
Şöyle bir bardak yıkayışının vaktiyle
Ölçülür ve denk düşerdi ancak
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
Yok bir yanıtın “nereye” diyenlere
Bir buz titreşimi gibi sallantılı ve şaşkın
Ve çabuk bir merhaban vardır bir yerden gelenlere
O bir yerler ki, diyelim çok uzak olsun
Sen gelmiş gibisindir oralardan, otobüslerden
Yollardan, deniz üstlerinden topladığın gülüşlerle
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
Seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki
Hani Etiler’den Hisar’a insek bile
Bir küçük yaşındasın, boyanmış taranmışsın
Çok yaşında her zamanki çocuksun gene
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
Mart ayında patlıcan, ağustosta karnabahar
Mutfağın mutfak olalı böyle
Bir adın vardı senin, Tomris Uyar’dı
Adını yenile bu yıl, ama bak Tomris Uyar olsun gene
Ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma
Oysa güneş pek batmadı senin evinde
Söyle
Ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç.
EDİP CANSEVER