Sabahın Feyzi/ Ezgi Alkan Tuzcu

Gecenin bitip aydınlığın başlamasından mı yahut uykunun garip, tekinsiz boşluğundan ayrılmanın verdiği dinginlikten mi bilinmez. “Sabah” kelimesinin sesi bile ferahlık, iyilik muştular. Kökeni Arapça olan sabah “gün doğumu” sözcüğünden alıntıdır. Arapça “sabuha” “ışıdı, aydınlandı, ışık saçtı” fiilinin mastarıdır.

Tabiat aydınlanır, gün başlar. Bir şansın daha var, yeniden başlama imkanıyla geliyorum der, sabah. Kim istemez yeniden başlamayı? Başlangıçlar şefkatli, umutludur. İyilik, güzellik vaat ederler. Haşim’in dediği gibi çölde gezinip zaman içinde kaybolan modern insan vakitle kurduğu dostluğunu yitirmiştir. Geçmişle bağını koparmış “sabahın feyzi” yerine “sabahın körü” demeye başlamıştır. Bu kırılma vaktinde ömrü tekrar tekrar yaşama duygusunu yitirmiştir.

Kelimelere ruh üflemiş şairlerin dizelerinde de sabah güzellemeleri görmek mümkündür.  Gecenin karanlığını sona erdiren sabah Divan şiirinde karanlıktan, sessizlik ve istirahatten sonra aydınlığı parlaklığı, temizliği, tazeliği, güzelliği yönüyle ele alınmaktadır.

Rehî sevgilisini “sabah yüzlü” diye anmış, yüzünün tazeliğine, temizliğine ve güzelliğine işaret etmiştir:

Bir gönle huzur verenin [sevgilinin] yüzünün fitnesi yüzünden huzurdan ayrıyım,

günüm ise bir sabah yüzlünün hasretinde gece gibi.

Ahmet Hamdi Tanpınar “Sabah” ismini verdiği şiirinde gün doğumunu şöyle ifade etmektedir:

Serin rüzgârlara pencereni aç!

Karşında fecirle değişen ağaç,

Bak, seyret ağaran rengini ufkun

Mahmur gözlerinde süzülsün uykun.

Bırak saçlarınla oynasın rüzgâr.

Gümüş çıplaklığı bir başka bahar

Olan vücudunu ondan gizleme.

Ne varsa hepsini boyun, saç, meme,

Esirden dudaklar okşasın sevsin

Mademki geceden daha güzelsin

Ziya Osman Saba “İyilik” adlı şiirini teselli, şefkat, merhamet dolu dizelerle örmüştür. Henüz kirlenmemiş günü karşılayan şair şükür doludur:

Sabah.Ah, şükrederek çıkmak geceden!

Ayak bastığım kıyı, yeniden doğuş.

Sabah, beliren evim, bahçeler ve sen,

Henüz uyuyan dallar, havalanan kuş.

Bu sabah gözlerimle okşadıklarım,

Her şey, bütün tabiat, ağaçlar, dere,

Ey bütün sevdiklerim ve sen ey Tanrım!

Titrek elleri öpmek, kapanmak yere..

Özdemir Asaf “Sabaha Kadar” isimli şiirinde sabahın yeisten uzak ümitvar tavrına dair söz söylemektedir:

Sabah, bir yeni dünya gibi geliyorsun;

Öylesine süslü, öylesine sadesin ki..

Sen o kadar güzelsin ki sabah,

O kadar güzelsin ki…

“Aş sabahın, iş sabahın”  diye öğütleyen ataları dinleyen Cahit Sıtkı Tarancı “Bu Sabah Hava Berrak” şiirinde tabiatı şu dizelerle betimlemektedir:

“Bu sabah hava berrak

 Bu sabah her şey billurdan gibi.

 Gök masmavi bu sabah

 Güzel şeyler düşünelim diye

 Yemyeşil oluvermiş ağaçlar.”

Birhan Keskin “Dağ” adlı şiirinde günün başlangıcını umut olarak yorumlamaktadır.

“Sabahın karşısında konuşmak ne zor!

İncecik kül gibi kalıyorsun,

Dağ susmaya giden yolu biliyor

Sen bilmiyorsun.

Taş yarılıyor bir çiçek için yol veriyor

Kısacık konuşuyor çiçek: “Dünya” diyor.”

Ahmet Telli “Sabah Bilgisi” şiirinde gün ışığı ve sevgili arasındaki ilişkinin tanımını yapmaktadır:

“Sabah bilgisini öğrendim sonunda:

 Seninle uyanmaktı, uyanıp göz göze

 Geldiğimiz anda perdenin hafif bir

 Rüzgârla açılıp günışığının yüzüne

 Yansımasıydı: çılgın günışığının”

Gün kendi içinde hem doğumu hem ölümü simgelerken “fecir”  doğum vakti, “akşam”ise   yavaş yavaş ölmek anlamındadır. “Yaseminlerin Sabahı” adlı şiirinde Şükrü Erbaş ölüm ve yaşam temalarını şöyle dile getirir:

“Gökyüzü bulut bulut uyanıyordu

Tanrının büyük yalnızlığından

Ağaçlar birer ses salkımıydı kuşların ağzında

Ayın puslu cümlesinde evler okunaksız harflerdi

Yasemin kokularından bir ışık sokaklarda

Gittim denizin lacivert bahçesine oturdum

Ölümün mü hecesiydim yaşamın mı bilmiyorum

Arzuyla vazgeçiş canımda halkalanıyordu

Ses değil sessizlik değil zaman değil mekân değil

Ağzımda bir çocuktan kalma süt kokuları

Kirpik ırmakları dil pınarları parmak yağmurları

Kayaların masalını dinliyordum kumlardan

Dağlar gecenin merhametinde çıkıyordu sabaha

Ey yalnızlığın yaprak döken mahşeri

Ayrılığın büyük harfiydi her şey

Sen bir deniz kıyısında gonca zamandın

Ben eski şarkılardan eskiydim kimsesizdim

İçimde dünyanın bütün akşamları

Tuttum ağzının sabahına sözler söyledim

Ey güzelliğin ölümden büyük yaşama gücü

Yalnız ölenler unutur birbirini

Seni sevmeye yeni başladım…”

Belki de bize düşen söze can veren şairlere kulak vermektir. Her gün yeniden doğan güneşle aydınlattığımız kalplerimize şifa niyetine sabahı selamlayalım. Sabah şerifleri hayrolsun!

1 Comment

Vildan Kınalı için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: İçerikte Kopyalama Yasaktır. ©️ Bu yazının her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
  • No products in the cart.
Sohbeti aç
Canlı Destek