Dünya Edebiyatının önemli türlerinden biridir mektup. Denemeye yakın tarzıyla duyguların rahat bir şekilde ifade edildiği bu tür her zaman ilgi odağı olmayı başarmıştır.
Tanınmış insanların, yazar ve şairlerin, devlet başkanlarının yazdığı mektuplar da okurlar tarafından peşine düşülen yazılar olmuştur.
Kimi şairlerimiz ise şiirle mektubu birleştirmiş ve mektuplarına bir kat daha kıymet katmıştır.
Mektup şairlerini ve bazı dizelerini sizler için derledik.
*Ümit Yaşar Oğuzcan: Sahibini Bekleyen Mektuplar
‘’ İstersen mutlu oluruz seninle
Birbirimiz için yaratılmışız
Ruhlarımız düşüncelerimiz bir
Bizim gibi olur çocuklarımız
Ben şair, sen baştan ayağa şiir’’
Sahibini Bekleyen Mektuplar adlı kitabı, birbirinden önemli şiirlerle doludur ve en bilinenleri bu kitapta yer alan şiirler olsa da; Mektup şiirinde, yormadan, gerçekçi ve etkileyici bir aşk ilanı gerçekleştirir. Oğlu Vedat’ın intiharından sonra şiirlerinde derin var oluş sancıları ve acılar hissedilen Ümit Yaşar Oğuzcan, yaşamı boyunca neredeyse iki yüz şiir yazmıştır. Yaşanmış aşkları da ayrılıkları da yalın bir dille anlatmıştır.
*Cemal Süreya: On Üç Günün Mektupları
‘’Her şey biliyor her şey
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi?
Üstüne titrediğimi?
Geldiğimi?
Gittiğimi?
Hadi!’’
İddia uğruna soy ismindeki bir harften olmuş şairimiz Cemal Süreya… İkinci eşi Zuhal Hanım hastalığa yakalanır, ameliyat olması gerekir ve hastaneye yatırılır, on üç gün hastanede kalacaktır. Cemal Süreya eşinin moralini yerine getirecek bir çözüme sığınır ona her gün mektuplar götürmeye karar verir. Şiirlerinin her biri hasta diye üzülmemesini istediği eşine yazılmıştır. Eşi Zuhal Hanım’ın moralini yüksek tutması gerektiği tembih edilmiştir zira Zuhal Hanım felç olma riskiyle karşı karşıyadır. Daha sonraları On Üç Günün Mektupları adıyla yayımlanan eserde Cemal Süreya’ nın eşine olan sevgisinin büyüklüğünü gözlemleriz. Aynı zamanda bugüne kadar hayatını hiç açmadığı ölçütte okuyucusuna açar. Şair, öyle dizeler ile seslenir ki eşi Zuhal’ e aşkı tam anlamıyla üç cümleye sığdırmayı başarır.
‘’Sevmek ne uzun kelime! Derin deniz mavisi. Ne zaman geleceksin?’’
“Aşkı insani çizgide bütünlemeli. Mutluluk da sanırsam, o zaman bütünleniyor. Güven, mutluluğun temelidir. Güven aşkın ve her türlü aşkın, yani cesaretin, yani kavganın temelidir.”
“Bir şairin, sevdiğine en güzel armağanı, yayımlanmayan, hiç de yayınlanmayacak bir şiir olabilir. Böyle düşünüyorum. Her yıl böyle bir şiir yazacağım sana. Saklarsın. İstersen ben öldükten sonra yayımlarsın.”
Belki de bu satırların verdiği kuvvetle Zuhal Hanım iyileşir ve evine döner. Ameliyatı korkulanın aksine risksiz sonlanır. Ardından, Zuhal Hanım’la birlikte eve dönen bu şiir ve mektuplar yayımlatılmaya karar verilir. Yayımlanacak olan kitaba, ismini Zuhal Hanım verir.
*Sabahattin Ali: Son Mektup
‘’Ey yar, bu mektubu aldığın demde
Kara topraklara verdim kendimi
Her şey bana engel oldu alemde,
Bir coşkun nehirdim, yıktım bendimi.Benim gönlüm doğusundan deliydi;
Başka dünyaların şaşkın seliydi
Bunun böyle olacağı belliydi
Her şey biter sel yerine döndü mü’’
Kürk Mantolu Madonna, İçimizdeki Şeytan ve Kuyucaklı Yusuf kitapları ile tanınan Sabahattin Ali, edebiyatımızda başını yere eğmeyen, dik duruş ve davasından vazgeçmemek nedir öğreten bir şairdir aynı zamanda. Son Mektup, bir intihar mektubunu anımsatan bir şiirdir. Okuyanını, okuduğu anda şairin ne denli zor bir hayat yaşadığına kolayca ikna eder. Toplumcu – Gerçekçi akımının en önemli yazarı olan Sabahattin Ali, yazdığı bütün eserlerde halkının sorunlarına eğilmeyi ve bu sorunlara çözüm getirmeyi kendine bir görev olarak bilmiştir. Nihal Atsız ile sert tartışmalara girmiştir. Öğretmenlik hayatı boyunca birçok soruşturmadan geçen yazar, kırk bir yaşına geldiğinde artık davaların aleyhinde seyrettiğini fark edince yurtdışına gitme kararı aldı. Bulgaristan sınırını geçmek isterken, rehberi olan Ali Ertekin tarafından öldürüldü.
*Bu yazı mektup.gen.tr sitesinden alınmıştır. Yazının orjinal haline ulaşmak için linke tıklayabilirsiniz.
www.mektup.gen.tr/mektup-sairleri-mektupta-siir-var/