Dünyadan Camiler serimize Larabanga Cami ile devam ediyoruz. Afrika’nın en eski camisi olduğu kabul edilen ve hem mimarisi hem yapım öyküsü ile dikkat çeken camiyi Merve Dal Sulaiman yazdı.
Cami denilince gözümüzün önüne çoğunlukla kurşuni renk kubbeler, kalem gibi minareler, mavi çiniler gelir. Dünyanın birçok yerinde de bu cami figürü kabul görür. Masjid Larabanga yani Larabanga Cami alışık olduğumuz cami yapılarının dışına çıkıyor. Gana’nın ve Batı Afrika’nın en eski camiisi olan bu yapının 1421 yılında inşaa edildiği tahmin ediliyor. Sudan-Saheliyen mimari yapısına sahip bu cami tamamen kerpiç ve ağaç dalları kullanılarak yapılmıştır. Her sene bölge halkının birleşerek beyaza boyamasıyla Larabanga Cami, Savanna Çölü’nün ortasında bembeyaz bir inci gibi parlar.
Fotoğrafta görülen siyaha boyanmış bölümün camiinin orjinal temeli olduğu söyleniyor. İki uzun piramit şekilli kulenin doğuda olanı kıble yönündeki mihrap, kuzeybatı köşesindeki diğeri de minare görevi görüyor. Mihrap ve minare, aralarında ağaç dallarıyla payandalanan oniki küçük piramitle destekleniyor.
Caminin içine girildiğinde göze çarpan kıvrık şekilli ağaç dalları çatıyı desteklemesi için civar ormanlardan getirilmiş. Bu dallar elinizle tıklattığınız zaman tıpkı bir metal parçasına vurulmuş hissi veriyor. Savanna çölünün sıcak ve kuru iklimine rağmen caminin içi serinliğiyle de ferahlatıyor. Şimdiye kadar görünüş özelliklerinden bahsettiğimiz Larabanga Cami’nin yapılış hikayesi belki onun en ilgi çekici yönü.
Mimarı İbrahim Ayuba al-Ansari, Medine-i Münevvere’den buraya şeyhi tarafından gönderilen bir tüccar. İbrahim’in, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in annesinin geldiği Banu al Najjar kabilesinden olduğu naklediliyor. İbrahim Ayup al-Ansari’ye buraya geldiğinde gece rüyasında bu Mescid’in olduğu arazi üzerine nasıl cami yapacağına dair talimatlar verilir. Bazı rivayetlere göre bir gecede bazılarına göre farklı rüyalarda parça parça bu ibadet yerinin yapılışı kendisine öğretilir. Sabah uyandığında bu arazi üzerinde temel taşlarının konulduğunu görür ve Larabanga Cami böylece inşaa edilmiş olur. Burada vefat eden İbrahim Eyub al-Ansari’nin naaşı caminin tam yanına defnedilir. Bugün mezarının üzerinden uzun ömrüyle bilinen bir baobab ağacı yükselir. Beş yüz yaşında olan bu ağacın meyveleri ve şifalı olduğu bilinen yaprakları her yıl toplanıp barış, kardeşlik ve ahengin alameti olarak civar kabileler arasında paylaştırılır.
Vakit namazlarının tam bir doluluk halinde kılındığı bu cami Batı Afrika’nın Mekke’si olarak adlandırılıyor. Cuma namazlarında yüzden fazla kadın ve erkek camide sıkıca saf tutarken yüzlerce müslüman da dış avlusunda namazlarını eda ediyor. Mescidin himayesinde cennetten geldiğine inanılan bir de Kur’an bulunuyor. Söylenene göre bu Kur’an 1650 yılında caminin imamı olan Yidan Barimah Bramah’a duaları karşılığı hediye edilmiş. Hem farklı mimari özellikleri hem de mistik havasıyla merak uyandıran Larabanga Cami özellikle Batı Afrika’ya yolu düşenlerin ziyaret etmesi gereken bir ibadet mekanı.