Masal sever misiniz? Size masal tadında harika bir çocuk hikayesi hazırladık. Hayriye Mahmutoğlu bu hikayesiyle sizleri devlerin diyarına götürecek…
Bir varmış bir yokmuş
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken
Pireler berber develer tellal iken
uzakta çok uzakta küçük mü küçük şirin mi şirin bir köy varmış.
Bu köyde bembeyaz kuzular mee meee
Çilli tavuklar gıt gıt gıdak
Gürbüz inekler möö möö diye dolaşırmış.
Ağaçlarda mis kokulu meyveler yetişir tarlalarda sapsarı başaklar nazlı nazlı dalgalanırmış.
Bu köyde yaşayan çocuklar
köyün yakınındaki ormanda ağaçlara tırmanır
saklambaç yakan top oynar yorulup terleyince de ormandaki pırıl pırıl küçük gölcükte yüzerlermiş.
Bu çocuklardan birinin adı Tete birinin adı da Zeze imiş.
Tete ve Zeze arkadaşları ile bir gün gölde yüzerken bir de ne görsünler !!!!
Kocaman kıpkırmızı bir dev ağaçların arasından çıkıvermesin mi ?
Pata küte pata küte adımlarla Tete ile Zeze ye doğru ilerlemiş .
Bizimkilerin kalbi heyecandan güm güm diye atmaya başlamış çünkü ilk defa gerçek bir dev ile yüzyüze gelmişler. Hemen bir kayığın arkasına saklanmışlar. Kırmızı Dev bizimkileri hiç görmeden sepetindeki çöpleri gölün içine boca etmiş. Tete ile Zeze şaşkınlıkla birbirlerine bakmışlar.
Zeze gözlerini kocaman açarak :
-Aaa ne yaptığını gördün müüü ?diye Tete’ye sormuş.
Tete :
-Gölümüze çöp döktüüü !!!demiş. Çocuklar şaşkınlıkla birbirlerine bakakalmışlar .
Kıpkırmızı koca dev etrafına bakmış kendisini kimsenin görmediğini sanıyormuş.
O güzel pırıl pırıl gölcüğün üzerinde çöpler bata çıka yüzmeye başlamış. Suyun içinde yaşayan minicik balıklar nefes alamıyorlarmış. Etrafındaki çiçekler soluvermiş.
Zeze ile Tete aynı anda :
-Kimse bu güzelim göle çöp dökemez buna engel olmalıyız demişler ve koşup kocaman Kırmızı Dev’in çizmesinin içine atlamışlar.
Çizmenin kenarlarına tutunup Dev ile birlikte onun yaşadığı mağaraya kadar gelmişler.
Mağaranın kapısı kapalıymış. Kapının önünde bir çalı parçası duruyormuş.
Dev çalının önünde durmuş, gümbür gümbür sesiyle:
-Karaçalı kuruçalı hani bu kapının anahtarı?
Diye seslenmiş. Çalının arkasından bir kol uzanmış Kırmızı Dev’e şangur şungur bir anahtar uzatmış. Dev anahtarı almış gacırt diye kapıyı açıp mağaradan içeri girivermiş. Zeze ile Tete tam zamanında çizmeden atlamış ve hemen saklanmışlar.Dev içeri girince onlar da çalı parçasının karşısına geçip
– Kara çalı kuru çalı
Hani bu kapının anahtarı ?
Diye bağırmışlar. Onlar
çalının arkasından bir kol çıkmasını beklerken bir de ne görsünler?
Asık suratlı sarı külahlı bir cücecik çıkmasın mı ?
Hemen bizimkilerin elinden tutup çalının arkasına çekmiş.
Bizimkiler merakla cüceye kim olduğunu sormuşlar:
Cüce de onlara Kırmızı Dev’in esir ettiği bir kuş olduğunu anlatmış. Eğer Kırmızı Dev eskisi gibi güler yüzlü bir dev olursa tekrar kuş olup uçabileceğini söylemiş. Meğer Kırmızı Dev bir zamanlar çok iyi kalpli ve güleryüzlü bir devmiş. Cüce:
-Belki siz Kırmızı Dev’in yüzünü güldürüp buradan kurtulmama yardım edersiniz diyerek anahtarı uzatmış. Bir de sapsarı bir kuş tüyü vermiş.
-Bu tüyü saklayın gün gelir işe yarar demiş.
Çocuklar mağaradan içeri girip sessizce ilerlemişler.
Dev yusyuvarlak bir masanın başında oturmuş hapur hupur yemek yiyormuş.
Tete ile Zeze hemen bir kuytuya saklanmışlar devi güldürmek için fırsat kollamaya başlamışlar.Dev yemeğini bitirip ağzını yıkayıp uyumaya gitmiş. Bizimkiler
yavaşça saklandıkları yerden çıkıp Kırmızı Dev’in karşısına dikilmişler.
Bir de ne görsünler ;
Dev açmış ağzını dikmiş bacaklarını horul horul uyuyormuş.
Horultusundan etrafta ne var ne yok zangır zangır titriyormuş.
Bizim minikler yaklaşıp ellerindeki sapsarı kuş tüyü ile Dev’i gıdıklayarak güldürmeye başlamışlar.
Dev:
-N’oluyo siz nereden çıktınız diyerek kahkahalarla gülmüş,kendini yerden yere atmış.
-Ha ha ha diye gülerken çizmeleri ayağından çıkıvermiş. Çocuklar kırmızı Dev’in ayaklarında yaralar görmüş. Meğer minik bir diken Dev’in ayağına batmış ve ayakları yara olmuş.
Ayakları çok acıdığı için de hiç yüzü gülmüyormuş.
Zeze ile Tete Dev’in ayağındaki dikeni çıkarmışlar.
Dev çok sevinmiş. Gümbür gümbür sesiyle:
-Beni bu dertten kurtardınız dileyin benden ne dilerseniz diyerek çocuklara teşekkür etmiş. Çocuklar asık suratlı sarı külahlı cüceyi serbest bırakmasını ve çöplerini ırmağa dökmemesini istemişler. Dev cüceyi serbest bırakmış. Cüce sapsarı bir kuş olup uçmuş gitmiş.
Aslında dev çok yalnızmış hiç arkadaşı yokmuş. Çocuklar Dev’in göründüğü kadar korkutucu olmadığını anlamışlar. Ona : -Sen de arkadaşımız olursun birlikte ırmakta yüzeriz eğleniriz demişler. Kırmızı Dev çöplerini ırmağa dökmeyi bırakınca ırmak tekrar tertemiz olmuş balıklar rahatça yüzmeye çiçekler açmaya çocuklar gülüp oynamaya başlamışlar. Dev onlarla arkadaş olmuş hep birlikte temiz ve mutlu bir hayat yaşamışlar.
Bu masal da burada bitmiş
Gökten üç elma düşmüş biri Zeze ye biri Tete ye biri de sanaaa……
Not: Bu yazı Çeto dergisi şubat 2019 sayısında yayınlanmıştır.