Hz. Davud’un Taşları ve İsrail’in Korkusu/ Merve Dal Süleiman

Yıllardır tüm dünyanın gözü önünde Filistin’in küçülmesini, topraklarının işgalci yerleşimciler tarafından ele geçirilmesini içimiz parçalanarak izliyoruz.

Ardında batılı ülkelerin desteği ve son teknolojiye sahip roketleri, füzeleri, bombaları ile İsrail’in karşısında duran bir avuç Filistin’li taşlara ve sapanlara sahip.

Taşlar ve sapanlar bu tabloda gücünü nereden alıyor dersiniz? Merve Dal Süleiman Hz. Davud’un taşlarını anlattı bizlere ve İsrail ordusunun binlerce yıllık korkusunu…

İsrail Filistin topraklarını işgal ettiği günden beri varlığını yoğun olarak ordusuyla sürdürmüştür. Bugün küresel güçlerin destekleriyle askerî teknolojileri en üst safhada kullanır. Artık zırh üstüne zırh kuşanmış, kafasına kocaman metal kasklar giymiş, ellerinde yüksek teknolojili silahlarıyla her gün izlediğimiz postallı İsrail askerlerini yadırgayamıyoruz. Karşılarındaki düşman kim? Yanında çakı bile taşımasına izin verilmeyen, her adımı izlenen, tek silahları yerden bulabildikleri taşlar olan Filistinliler. Peki bu kadar korkunun sebebi ne?

Bu korkunun sebebi MÖ 11. Yüzyıla, Hz. Davud ve Câlût’un savaşına dayanıyor.

Câlût’un (Goliath), Eski Ahit’e göre Antik Filistin’de olan Gath şehrinden geldiği nakledilir. Câlût İsrailoğullarının toprağını işgal eden Filistî ordusunda yer alan savaşçı bir devdir. İbranice Ahd-i Atik’e göre, Câlût’un boyu 6 arşın 1 karış yani 2,93 metredir. Ahd-i Atik’in Yunanca tercümesine göre 4 arşın 1 karış yani 2,03 metredir. (I. Samuel, 17/4; Mangenot, DB, III/1, s. 268) Kuşandığı zırhın ağırlığı 5000 şekel tunç yani 60 kg, mızrağının ucundaki demir 600 şekeldir. (I.Samuel, 17/5-7)

İsrailoğullarının ilk kralı Tâlût (Saul) ordunun başındadır. Câlût karşısına teke tek savaşacağı birini ister. Câlût’un başında tunç başlık, üzerinde pullu zırh, baldırlarında tunç zırhlar, omuzları arasında tunç kargı ve elindeki mızrağıyla tek başına metalden bir kale gibidir. Üstelik düşman yaklaştıkça İsrail ordusunun cesareti kırılmıştır. Bu meydan okuma kırk gün sürer. Tâlût, Câlût’u öldürecek olan kişiyle kızını evlendirmeyi ve o kişiyi hanedanlığında imtiyaz sahibi yapmayı vadetmiştir. Yine de ordudan kimse bu devin karşısına çıkacak cesareti gösterememiştir.

Hz. Davud, babası Yesse’nin on üç erkek çocuğunun en küçüğüdür. Abileri Tâlût’un ordusuna katılırken o babasının davarlarını gütmek için geride kalır. Davarlarıyla ilgilenirken Davud aleyhisselâma bir ses gelir: ‘Ey Davud! Sen Câlût’u öldüreceksin. Sen, şurada durup ne yapacaksın? Haydi, davarlarını Rabbine emanet et de kardeşlerine kavuş!” Hz. Davud sürüyü Allah’a emanet ederek abilerinin yanına savaşmaya gider. (Peygamberler Tarihi, Asım Köksal)

Hz. Davud savaş alanına doğru giderken bir taş ona: “Beni al, Câlût’u benimle öldüreceksin!” diye seslenir. Hz. Davud bu taşı alır. Biraz sonra yürürken tekrar pürüzsüz başka bir taş dile gelir, sonra bir taş daha benzer şekilde seslenir. Böylece Davud aleyhisselâm bu üç taşı alır, heybesine koyar. Heybesinde bu üç taş bir taşa dönüşür. Hz. Davud sapan atmada mahirdir. Savaş alanına varıp Câlût’a karşı çarpışmak istediğini söyleyince kardeşleri ona engel olmak isterler çünkü savaş tecrübesi yoktur ve çok gençtir. Tâlût’a babasının davarlarına musallat olan bir aslan ve bir ayıyı nasıl öldürdüğünü anlatır. Tâlût, ikna olup çarpışmasını kabul eder. Tâlût, Hz. Davud a bir zırh giydirir. Bu zırh Davud aleyhisselama ağır geldiği ve hareketini kısıtladığı için çıkarıp atar. Câlût ona “Geri dön, seni öldürmek istemiyorum!” der. Hz. Davud da: “Fakat ben seni öldürmek istiyorum” diyerek heybesindeki taşı sapanının içine yerleştirir ve havada döndürmeye başlar. Bu taşı Câlût’a fırlatır ve onu alnının ortasından vurur. Câlût’un dev cüssesi alnına isabet eden taşla yüz üstü yere serilir. Hz. Davud Câlût’un üzerine çıkarak başını keser. Câlût’un ordusu savaşta güç kaybedince geri çekilip kaçar. Bu olay Bakara Suresi 250-251. Ayetlerde şöyle geçer: “Câlût ve askerlerinin karşısına çıkınca da “Rabbimiz! Bizi sabırla donat, bize sebat ver ve inkârcı topluluğa karşı bize yardım et!” diye niyazda bulundular. Sonunda Allah’ın izniyle onları yendiler, Davud da Câlût’u öldürdü ve Allah ona hükümranlık ve hikmet verdi, ona dilediği şeyleri öğretti. Eğer Allah’ın, insanların bir kısmı ile diğer kısmını engellemesi olmasaydı yeryüzünde düzen bozulurdu. Fakat Allah’ın âlemler için büyük lutufları vardır.”

Tâlût, vaadini yerine getirip kızını Davud aleyhisselâm ile evlendirir ve ona hükümdarlığından pay verir. Tâlût’un vefatından sonra sesine kuşların ve dağların eşlik ettiği Hz. Davud hükümdar olup İsrailoğullarının tarihinde peygamberlik ile hükümdarlığı bünyesinde bir araya getirir.

Bugün Filistinli gençler Hz. Davud’un taşlarını alıyor ellerine. Önlerinde Câlût gibi bir dev var ve şimdilik zırhları bu taşları geçirmiyor. İsrail biliyor ki bu taşlardan biri Hz. Davud’un yaptığını yapacak ve devi yere serecek. Budur korkuları. O gün gelmeden Mescid-i Aksa’yı ele geçirip, Kubbetus-Sahra’yı yıkıp yerine Süleyman mabedini inşaa etme telâşındalar. Kudüs elbet kurtulacak ama önce taşlar bizimle konuşacak.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: İçerikte Kopyalama Yasaktır. ©️ Bu yazının her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
  • No products in the cart.
Sohbeti aç
Canlı Destek