Sizleri “Çocuk şiddete maruz kaldığında neler yaşar?
Sofrada, sokakta, okulda görünmez mi olur?” sorularının cevabını öykü dilinde okumaya davet ediyoruz.
Bu öykü belki gerçek hayattan esinlenme belki de sadece kurmaca. Sizi götürdüğü yerde cevabını bulabilirsiniz.
Fatma İçyer yazdı…
-Allah’ın cezası çocuk yine mi altına işedin?
…
-Bu çilem ne zaman bitecek, kahrolasıca, on yaşındaki çocuk hala altına işer mi?
…
Annem omuzlarımdan tutup beni havaya kaldırıyor. Şimdi soğuk küvetin içindeyim. Kız kardeşim Emine kapının arkasına saklanmış bana bakıyor. Annem ‘İçeri geç sümüklü,’ diye bağırıp ona terliği fırlatınca kaçıyor. Giderken arkasında bıraktığı gözlerinde bir çift kırmızılık görüyorum. İkizler parmaklarını göbek deliğime sokup sokup çıkarıyorlar. Annem elleriyle onları bir kenara itiyor. Dilinden la havle düşmüyor. Annem lifi Arap sabunuyla köpürtüyor ve beni keseliyor. Lif kemikli derimden içeri giriyor. Damarlarımın köpükle dolduğunu hissediyorum. Şimdi köpükten bir denizim var, birde küçük bir teknem olsaydı.
Gülüyorum derken ağzıma yediğim bir şaplakla gülüşüm dişlerimin arasına saklanıyor. Köpükler bu sefer dudak kenarlarımdan içeri sızıp boğazımdan aşağı kayıyorlar. Şimdi asitli köpük gölündeyiz. İçeride o kadar çok gurultu var ki teknem yüzemiyor. Dün akşam cezalıydım yemek yemedim. Yatmadan önce Allah’a yalvardım “Ne olur Allah’ım altıma işemeyeyim, ikizler bile bezi bıraktı, annemi üzmeyeyim.” Sabah gözlerimi açtığımda bu sefer çok umutluydum, çok dua etmiştim. Lakin ılık bir sıcaklık bacaklarımdan aşağı ineli henüz bir kaç dakika olmuştu. İğrenç idrar kokusu. Neden ben de normal bir çocuk değildim? ‘Kötü çocuk’ demişti annem Neriman teyzeye benden bahsederken. Haklıydı. Zaten kötü çocuk olmasaydım her gün altıma işer miydim?
Annem peteğin üstünden aldığı hafif nemli havluyla beni kuruluyor. Atlet kilot giydiriyor üzerime. Pantolonumun lastiğini sıkıca bağlıyor bol geldiği için. Abimin pantolonu bu. Ondan bir sene sonra ben doğmuşum. Bu yüzden hiç yeni kıyafete ihtiyacım yok. Abim benimle kıyafetlerini paylaştığı için de çok şanslıyım. Fanilamı kendim giyip kalorifer peteğinin önüne oturuyorum. Hala titriyorum annemse söylene söylene kahvaltıyı hazırlıyor. Bir yer sofrasının etrafına diziliyoruz beş kardeş. Ortaya bir sahan koyuyor annem. İçine az yağda pişirdiği yumurtaları döküyor. Hepimiz uzanıyoruz, ben yarım lokma yiyorum. 2. yarım lokmamdan sonra ekmekle devam ediyorum. Çok çiş yaptığım için az yemeliyim. Eğer daha az yersem daha zayıf olurum, daha az işerim ve daha görünmez olurum. Bence yöntem işe yarıyor babam akşam eve geldiğinde direk abimi öpüyor, ikizler kucağına atlayıveriyorlar. Kız kardeşim kapı deliğinden bakıyor. Ben kolumu uzatıyorum ve televizyonun içinden geçiyorum. Galiba başarıyorum bu işi yavaştan.
Akşam saat on oldu mu annem yüklükten yatakları indiriyor. Tek bir odamız var orada yatıyoruz beş kardeş. Odanın camı bir tek uykuya geçtiğimiz zaman kapanıyor. Abim, bazı geceler ‘Çiş kokusundan uyuyamıyorum,’ dediğinde annem onu odasına alıyor. Annemin odasında hiç yatmadım ben, çok merak ediyorum. Annem yüklükten kardeşlerimin yataklarını indiriyor. Benim yatağım hep yerde annem üstüne naylon seriyor. Hışırtısından gıdıklanıyorum. Aklıma köpükler geliyor ve ben de naylondan teknemle dalgaların arasında süzülüyorum. Kız kardeşim yorganının içinde kayboluyor hemen. İkizler kıkır kıkır abimle oyun oynuyor. Sonra uykuya dalıyorlar, annem geliyor odaya. İkizlerin üstünü örtüyor, kız kardeşimin yorganına basıyor. Abimin lavanta sabunuyla yıkadığı saçlarını kokluyor, memur olacak abim. Bir tütsü yakıyor başımın tam üzerinde, burun deliklerim yanıyor. Ağzında kıpır kıpır bir dua. O gelmeden üstümü açıyorum. Annem ayaklarıyla yorganı ağzıma kadar çekiyor. Nefesimin biri tam o anda kayboluyor. İkinci nefesim annemle beraber odadan çıkıyor. Çok karanlık, adım atacak yer yok, her şey sıkış tepiş. Evde ekmeği koyacak ikinci bir kap önümüze gelmiyor; hepsi vitrinde dans ediyor. Defterlerimi koyacağım bir masa da yok. Çok sıkışıyorum. Öyle sıkışıyorum ki duvar yumuşamaya başlıyor ve yavaş yavaş duvarın içine giriyorum. Üçüncü nefesim de duvarın kireç kokusuna karışıyor.