Nurettin Topçu’nun “İsyan Ahlakı” kitabı ile Joseph Cambell’in “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” kitabı üzerine inceleme yapan Büşra Tümkaya sade, akıcı anlaşılır bir dille önermesini sizlere sunuyor. İki kitapta da kurmaca metinlerdeki kahramanın özelliklerinden bahsedildiğini anlatan yazar hazırladığı şema ile iki kitabı daha görünür kılıyor.
Keyifli okumalar…
“İnsan hür doğmamıştır, kendi hareketini yaratmak suretiyle hürriyetini kazanır…” der Nurettin Topçu. Hikâye de burada başlar. Topçu “İsyan Ahlakı” kitabında “İsyan” kavramına tekâmüllerin dışında bir algıyla yaklaşmıştır. Bu yaklaşım “fıtrata uygun, akla yatkın” bir yaklaşımdır. İnsan hayatının süreçlerini doğru tespit etmiş olan mütefekkir, felsefi doktrinini ortaya koyarken “kurgu” dünyasının temel aşamalarına uyum sağlamıştır.
Kahramanın Sonsuz Yolculuğu kitabı Amerikalı bilim adamı Joseph Campbell tarafından yazılmıştır. Hikaye, efsane ve mitlerdeki gelişimi, kurgulardaki ortak aşamaları yani olmazsa olmazları anlatmıştır. Bizde Campbell’in kahramanı ile Topçu’nun isyanının paralel düzlemlerde ilerlediğini fark ettik. Nurettin Topçu’nun Sorbonne Üniversitesi felsefe doktorası için 1934 yılında Paris de yayınladığı bu tez ile karşılaştırmalı mitoloji ve dinlerle ilgilenen Joseph Campbell’in 1949 yılında yayınlanan kitabında ne gibi ortaklıklar bulduk? Gelin beraber inceleyelim.
Joseph Campbell’in kitabında belirttiği ilk aşamanın, Topçu’daki karşılığı esarettir. Kahraman sıradan dünyadadır. Başlangıç çizgisindedir. Sonra maceranın ilk ışıltıları kahramanın dünyasına düşüverir. Topçu’da bu ışıltılar bireyin hareketinin başlangıcı, yani “izlenim oluşturma” sürecidir. Topçuya göre izlemin edinimi harekettir. Kişi içine doğduğu şartları zihin süzgecinden geçirir, ayrıştırır, sınıflar. Bu seçim hareketin aynı zamanda da hürriyettin filizlendiği yerdir. Campbell bunu belirli bir olay ya da silsile olarak belirlemiş olsa da Topçu bu süreci içinde bulunan şartların tümünü kapsayacak şekilde ele alır.
Campbell, maceraya çağrılan kahramanın ilk aşamada macerayı reddedeceğini söyler. Fakat sonunda maceraya atılmak zorunda kalır. Kurgunun izlediği yöntem bu şekilde ilerlemektedir. Topçu’ya göre de ilk aşamada insan hareketi reddeder. Hareket “hazzı” engelleyen bir unsurdur. Bu sebeple kişi pasifliği tercih eder. Fakat ne zaman ki “şuur” hazdan fazlasını isteyecektir, o vakit insan içine doğru bir “isyan” başlatacaktır. Sonra hareket hazzın kendisi olacaktır.
Macerayı kabul eden kahramanın özel dünyaya girişiyle serüven devam eder. Campbell’e göre bu dünya kendine has kuralları olan bir yerdir. Kahramanımız koşulları keşfeder ve uyum sağlar. Topçu’nun İsyan Ahlakı sürecinde bu aşama, yeni koşulları kabul etme, yazarın kendi ifadesiyle “hürriyet için esareti kabul etme” olarak karşımıza çıkar.
Kahramanımız yeni dünyada sınavlardan geçecektir. Campbell’in tespitine göre kahraman burada düşmanlar ve müttefikler edinecektir. Topçu’ya göre kişinin düşmanı kendisidir, isyanı da “hareketsizliğine” dir. Müttefikleri reel dünyadaki insanlardır. Topçu bunu “dayanışma” kavramıyla ele alır. Dayanışma bir zorunluluktur. “hürriyet için esareti kabul etme” ilkesinin bir aşamasıdır. Ferdi ve toplumsal olarak kişinin “dayanışmaya” ihtiyacı vardır. Kendini gerçekleştirmek için yola çıkan bireyde “diğerlerinden” destek almalıdır.
Kahramanın sonsuz yolculuğunda, zor eşiklerden geçme ve mükâfatlandırılma zamanı gelmiştir. Kahraman çile çekmiş ve çaresiz kaldığı o aşamada (kuyunun en karanlık kısmında) kendini feda eder. Gücünün yetmediği zorluğa karşı erdemini ve inancını ispat eder, yüce gönüllülükte bulunur. Yaptığı bu hareket kahramanın “en büyük zorluğu” yenmesini sağlayacak ve kahraman zafer elde edecektir. Sonunda sıradan dünyaya geri dönen kahraman, bu yolculuk sonucunda büyük değişim geçirmiştir. Maceraya başlarken olduğu kişi değildir. Sanki yeniden doğmuş veya dirilmiştir.
Topçu ise bu aşamayı “Hâkimiyet” kavramıyla ele alır. Kişi burada sosyal hayatta aklının vicdanının erişebileceği her alanda sorumluluk sahibidir ve hâkimiyet kurmuştur. Fakat asıl hâkimiyeti iç dünyasında sağlar. Aşkın olana, yazarın tabiriyle “evrensel” olana ulaşmak için harekete geçmiş ve kendine isyan etmiştir. Ferdiyetinden, benliğinin unsurlarından soyunmuştur. Allah’ın sonsuz varlığında erimiş, O’nda kaybolmuştur. Kişi böylece hürriyetini tekâmüle erdirmiştir.
İnsanın içsel ve dışsal gelişimi “isyan” kavramını temel edinmiştir. Bir bebeğin istediği yere gidememe isyanı emeklemeye, emeklemeye isyanı da yürümeye yol açar. Yürümenin yetmediği yerde de isyan koşmak için olacaktır.
İnançlar da “isyan” ile başlar. İslam dininde kelime-i şehadet önce bir başkaldırı, reddediş cümlesidir. Ardından bir kabul ve itaat gelir.
Kurguda da kişi harekete geçmek için önceki halinden memnun olmamalı ve memnuniyetsizlik harekete dönüşmelidir. Ancak o zaman bu hayat bir serüvene dönüşebilir.
Görüldüğü gibi Campbell’in tespit ettiği kurguda, kahramanın geçtiği aşamalar ile Topçu’nun “İsyan” süreci paralellik göstermektir. İsyan harekete geçmektir, harekete geçmek ise hikâyedir.