Uzun zamandır ihtiyacımız olan dingin sohbetleri iki kıymetli isim bize ulaştırdı. Şehir ve medeniyet hakkında yaptığı çalışmalarla ülkemizde medeniyet tasavvuru üzerine gençlerin dikkatini bir odakta toplayan Prof. Dr. Sadettin Ökten, insana dair tesbitleriyle bizleri yeni dünya hakkında tekrar düşünmeye teşvik eden Prof. Dr. Kemal Sayar Gönül Sadası isimli programda buluştular. Radyo sohbetlerini Kemal Sayar derleyerek kitaplaştırdı, Meliha Gümüştekin ise bu iki kitabı netyazı için inceledi.
Söyleşi türünde yazılmış kitaplar Sadettin Ökten ile Kemal Sayar’ın yapmış olduğu radyo sohbetlerinin yazılı hali. Sohbetler, ruhun inceliklerini merak eden herkese kucak açıyor. Kitabın amacı, sözün uçup gitmesine karşı onu yazıyla bağlamak. İki değerli hocanın hayata ışık tutan söylemlerinin, paylaşmaktan çekinmedikleri tecrübelerinin kâğıtlara sarıp sarmalanmasıyla elimize ulaşıyorlar. İki kitap da başlığıyla cezbedici. İlki akıp giden ömrün özeti mahiyetinde. ‘‘Geldik gidiyoruz’’un şiirselleşmiş hali. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin ‘’Dünyaya geldim gitmeye/ İlm ile hilme yetmeye/ Aşk ile an seyretmeye/ Ben in ü anı n’eylerem’’ sözlerinden alıntıyla kitaplar layık olduğu ismleri bulmuş. Kapak resimleri sadeliğiyle gözümüzü dinlendiriyor. Bölümlerin kısa tutulması dikkatin canlı kalmasını sağlıyor.
Kitaplarda içindekiler kısmı bölüm başlıklarıyla verilmiş. Başlıklar; insanı, tabiatı, kaybettiklerimizi, bulduklarımızı kapsayan özlü sözler niteliğindedir. Bölümlerin her biri Kemal Sayar’ın hayata dair meseleler üzerine kıvılcım çakmasıyla başlıyor. Sonrasında kendinizi Sadettin Ökten ve Kemal Sayar’ın muhabbetine bırakıyorsunuz. ‘‘Muhabbet sıcak, yumuşak, hayatın bütün manasını ihtiva eden bir kavramdır.’’
Ön sözde Kemal Sayar kitapların tohumunun Erkam Radyo’da Gönül Sadası programıyla filizlendiğini belirtiyor. Sayar’ a göre “Kitabın duygusal tonunu, hocanın geçmiş ve bugün arasında kurduğu rabıtadan neşet eden umut ve iyimserlik oluşturuyor.” Fikir kitaplarının temel düşüncesinde olduğu gibi burada da yazarın niyeti, okuyucuya ‘‘iyi halin’’ sirayet etmesidir.
Hayata dair birçok konunun ele alındığı kitap, aslında bir radyo programı olduğu için konuşma diliyle yazılmış. İkilinin sohbetlerini okurken bir sandalyeye de siz kuruluyorsunuz. Kitapları çoğu zaman yoğun geçen günlerimin arasında dinlenme maksadıyla okudum. Okudukça zihninizde açık kalmış, sizi yoran dolapların kapakları kapanıyor. Bölüm başlıkları ayrı ayrı olsa da tamamına bakıldığında bir bütüne hizmet ediyor.
Dünyaya Geldim Gitmeye kitabı otuz bir başlıktan oluşuyor. Sadece başlıkları okuduğunuzda bile size iyi geldiğini hissediyorsunuz. Birkaçına bakalım mı? ‘‘Gönül denen ummanın kenarı kıyısı mevcut değil’’, ‘‘Anın hazzını gönül kamerasına kaydedin, sizde bir iz olarak kalsın’’, ‘‘İnsan ele geçirerek değil, ele geçirmeyi reddederek kâmil insan olur’’, ‘‘Güneş açacak boran olacak ama ümidimizi kaybetmeyeceğiz.’’
Aşk ile Anı Seyretmek ise yirmi üç başlıktan müteşekkil. Bu başlıklardan yedi tanesinin içinde ‘‘insan’’ kelimesi geçiyor. Kitapta en çok insan ve insan olma üzerine derin düşünceler işleniyor diyebiliriz. İkilinin sohbetleri genellikle konuya uygun şiirler, menkıbeler, beyitlerle renkleniyor. Bize düşen; kitapları zevkle okuma ve içindeki güzellikleri hatırda tutmadır, sanıyorum. Bu amaçla satırları çeşitli renkte kalemlerle çizdim, yuvarlak içine aldım, notlar yazdım. Kenarlarını çağrıştırdığı anlarla, alıntılarla süsledim.
Aşk ile Anı Seyretmek kitabında beni en çok etkileyen yer ‘‘İnsan dini insandan öğrenir, kitaptan değil’’ bölümü oldu. Burada geçen Ökten hocanın anlattığı etkileyici hatırayı paylaşmak istiyorum: ‘‘Bir yerde, ‘Her geceyi Kadir her gördüğünü Hızır bil’ sözünü duymuştum, çok hoşuma gitti. Fethi Abi’ye (Gemuhluoğlu) sordum. ‘Ben bütün insanlara evliya muamelesi yaptım’ dedi bana. ‘Peki, hiç aldatılmadınız mı?’ dedim. O da bana, ‘Çok aldatıldım ama kalbim mutmain ve çok da mutluyum,’ diye cevap verdi ve o asla yalan söylemez. Zahir ehli, içinden ‘Bu adam akılsız,’ der bu cevap karşısında; ama öyle değil. Diğer cihetten bakıldığında paha biçilmez bir alışveriş yapıyor adam: Dünyayı veriyor, muhabbeti satın alıyor. Vefat edeli kırk iki sene oldu hala beni konuşturuyor, hala onu ve muhabbetini anlatıyorum.’’
Bölüm sonunda -bunca bilgiyi, alıntıyı, sözü, hatırayı nasıl unutmuyorlar?- diye hayretimi dile getirmişim. Aslında cevabın, sorunun içinde saklandığına inanıyorum. Anlatarak, paylaşarak unutmadılar. Sayar bu bölümde keşke diyor ‘‘Herkes büyüklerinden duyduğunu nakletse bu zincir hiç kaybolmasa.’’Radyo programını kitap haline getirmedeki amaç, budur sanıyorum. Seriyi okuduğunuzda cebiniz, iki değerli düşünürün hayat tecrübeleriyle doluyor. Kitapların böyle bir yanı yok mudur? İmkânınızın olmadığı yerlere gider, yetişemediğiniz insanların yanına diz çöker, muhabbet edersiniz. Üstelik siz ne zaman isterseniz oradadırlar.
Turkuaz Yayınevi’nden de bahsetmek istiyorum. Birer yıl arayla iki kitabın basımını gerçekleştirmişler. Bunların yanı sıra tarih, bilim ve siyaset gibi birçok konuda kaliteli eserlerle kitaplığını zenginleştirmiş bir kuruluş. Dünyaya Geldim Gitmeye’nin ilk baskısı Mayıs 2019’da gerçekleştirilmiş. Kitap iki yüz seksen beş sayfa. Aşk ile Anı Seyretmek, pandemiyle şaşkın tanışıklığımızın ilk aylarında, Mayıs 2020’de basılmış. Bu kitap ise iki yüz elli dört sayfadan oluşuyor.
Sevgili okuyucu, belki sen de yapmak istersin. Dünyaya Geldim Gitmeye kitabının yeri bende ayrıdır. Yüz yüze görüşmemizin nasip olmadığı bir dostumla kitabı aynı anda okuyup satırlarını çizip birbirimize yolladık. Nasip olan önce altı çizili cümlelerde buluşmakmış. Onun gözüyle kitabı okumak benim için paha biçilmez bir güzellikti. Başka kitaplarda tekrar buluşma sözü verdik.
Yazımı Aşk ile Anı Seyretmek kitabından çok sevdiğim bir alıntıyla bitirmek istiyorum. ‘‘Bir dostumuzun dedesi Selanik göçmeni bir müderris. Onun bir duası varmış, çok hoşuma gidiyor: Tut demeden tut elimi.’’