Kurban bayramı, Osmanlı’da her yıl ikisi dinî (Ramazan ve Kurban), biri millî (Nevruz) olmak üzere kutlanan üç bayramdan biriydi. Dinî motiflerin yanı sıra zaman içinde eğlenmeye ve bir araya gelmeye vesile olan kutlamalara dönüşen bu bayramlar Osmanlıda merasimlerle kutlanmıştır.
Peki hem padişahların hem şairlerin şiirlerinde Kurban Bayramı nasıl yer bulmuştur? Editörümüz sizler için derledi. Hayırlı Bayramlar…
Dini veya millî bakımından özel değeri olan ve kutlanan günlerimiz vardır. Biz bu günlere “bayram” adını veriyoruz. Kelimenin ne zamandan beri Türkler arasında “bayram” olarak kullanıldığı bilinmemektedir. Ancak Kaşgarlı Mahmud, Divânü Lûgati’t-Türk’te Oğuzların, “iyd” gününe bayram dediklerini, bu günün sevinç ve eğlence günü olduğunu belirterek, kelimenin aslının “bazram” olduğunu kaydeder.
Dinimizde bayramlar, Ramazan ayının sonunda kutlanan, Şevval ayının birinci gününe rastlayan Ramazan bayramı ile Zilhicce ayının onuncu gününe rastlayan Kurban bayramıdır. Toplumumuzda bayram kutlamaları, özellikle Osmanlı döneminde önem kazanmış ve Fatih devrinde resmî bir şekil almıştır.
Taşıdıkları manevî önemin yanında, hısım, akraba ve komşuluk hukuku içinde karşılıklı ziyaretler, fakirlerin ve çocukların gözetilmesi, dargınların barışması vb. çok önemli maddî ve sosyal dayanışma geleneklerini de içinde barındıran dinî bayramlarımız, günümüzde de aynı önemini taşıyarak kutlanmaktadır-, ancak, bu bayramların kutlanmasında teşükkül eden gelenek, gün geçtikçe eski toplum yapısının değişmesi sonucu niteliklerini kaybetmektedir.
Bayram, klâsik edebiyatımızda iyd (îd) kelimesiyle ifade edilir. Bu kelime, bayramla ilgili birçok terkip içinde görülür:
İyd-gâh: Bayram yeri. Bayram günleri, çocukların ve bu vesileyle büyüklerin toplanıp eğlendikleri yere verilen addır. İyd-gâhlar, şairlerin çoğunun şiirlerinde göze çarpar.
Meselâ Bakî, bir beytinde,
Iyd-gelıde varoldum dolaba dilber seyrine ,
Görelim âyine-i devrân ne suret gösterür demektedirler.
O büyük şairi, lutuflarıyla yetiştiren Kanûni Sultan Süleyman da,
Iyd-gehde yâre virdiğin gönlimi alma divi
Ol gil-i ter bakdı didi yüzüme ayva satar
beytini söylemiş ve bizim elma dediğimiz meyveye, vaktiyle “alma” denilmesinden istifade ile bir de tevriye yapmıştır.
Iyd-i edha: Kurban bayramı demektir.
Iyd-i edhadur ki dil cânâneye cân gösterür
Her kişiye kasabı bu demde kurbân gösterür( Fehîm)
Kurban bayramının ele alındığı beyitlerde ayrıca göze çarpan husus, kurban olma veya edilme durumudur. Fakat buradaki münasebet, bu kez, kaşların birbirine olan yakınlığına dayanır. Ayrıca kurban edilmesi üzerinde tevriye yapılır ve bu yakınlık (kaşların birbirine yakınlığı ) durumuna işaret edilir. Çünkü kurbanın bir ve esas manası da yakınlıktır. Kaş (hilâl) kendini göstererek, kurbana (âşığa) işaret eder. Âşık ise zâten bu işareti bekler.
Kartı kaştın yayına kurban alaııı ki atdugı ok
Boşlu bagrum zalvunu nıcun urur peykân degil
Ahmet Paşa
Bu açıklamalardan sonra, gelecek bayramlarımızın, güzel bayram geleneklerimizi sürdürdüğümüz, maddî, manevî ve İçtimaî dayanışmanın sembolü ve toplumda sevinç, mutluluk ve refahın paylaşıldığı güzel günler olmasını isteriz.