Türk şiirinin kuvvetli seslerinden Behçet Necatigil, bir edebi akıma kapılmadan serbest tarzda özgün şiirler yazmıştır. Hilmi Yavuz, 2019 yılında yayınlanan Behçet Hoca kitabında hem lisede derslerine giren Behçet Necatigil’i hem de aralarındaki dostluğu anlatmıştır. İki usta şairin arasındaki güzel anıların anlatıldığı kitapta Behçet Necatigil’in 20 yıl boyunca sakladığı bir sınav kağıdı da var. Kağıdın kime ait olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek.
1951 yılında Kabataş Öğretmen Lisesi’nde Hilmi Yavuz’un öğretmeni olan Behçet Necatigil’i yakından tanımak ister misiniz?
Hilmi Yavuz, hocasını anlatırken şu cümleleri kurar: Behçet Necatigil müfredata bağlı bir hocaydı. Dersin muhakkak 30, 35 dakikasını müfredata göre anlatırdı. Ders zilinin çalmasına yakın ya yaptığı bir çeviriyi bize okur ya tahtaya bir beyit yazar bizi merak içinde bırakırdı. Öğretmenler odasına gidene kadar hocanın peşinden koşar, nihayet sorumuzun cevabını alırdık.
Behçet Necatigil’e duyduğu minneti ifade etmek için iki yaz boyunca çalışarak bu kitabı yazdığını söyleyen Hilmi Yavuz, kitabın Bodrum’da bir otelin bahçesinde yazıldığını söylüyor. Kitabın türüne gelince Behçet Hoca kitabı birçok türün karışımı bir eser. Hem anı, hem inceleme hem portre türlerinden enstantaneler bulunan kitapta Hilmi Yavuz, kendine sahih şiirin yolunu gösteren hocasından açık yüreklilikle bahsediyor.
Behçet Necatigil için hocalık mı değerliydi, şairlik mi sorusunun cevabının da bulunduğu kitapta Hilmi Yavuz hocası için şöyle diyor: Bence her ikisini de! Hocalığı sevdiğinden kuşku duyulmasını gerektirecek hiç bir işaret yok! Hatta tam tersi söz konusu… Hoca, anlattıklarının hazzını yaşardı. Şairliği ise, yaşama azabını dile getirmesine imkân veriyor ve o nedenle de şiiri, bir varoluş söylemi olarak kaçınılmaz buluyordu…
Kitabın belki en etkileyici kısmı ise Behçet Hocanın bir öğrencisine ait sınav kağıdını tam yirmi yıl saklayacak kadar kıymet vermesi. Behçet Necatigil nasıl bir hocaydı sorusunun cevabı işte Hilmi Yavuz’un şu cümlelerinde gizli:
Hoca olarak ondan şunu öğrendim: Yetenekli öğrencilerin ötekilerden daha çok ilgiyi hak ettiklerini! Necatigil, sadece yetenekli öğrencilere değil, iyi öğrencilere de farklı davranmıştır. Kitapta yazdım: Lisede bir sınav kâğıdımı sakladığının, tam 20 yıl sonra, bir vesileyle, çıkarıp Rauf Mutluay’a okuttuğunun tanığıyım. Hoca’dan iyi ödevleri saklamayı öğrendim. Nitekim Bilkent, Boğaziçi ve Mimar Sinan üniversitelerinde öğrencilerin ödev ya da sınav kâğıtlarından seçip sakladığım koca bir yığın var evde. Boğaziçi’nde öğrencim olan Mehmet Demirhan, yıllar sonra beni program yaptığı bir kanalda yayına dâvet etmişti. Öğrenciyken bana verdiği bir ödevi de yanımda götürüp ona vermiştim. Sürpriz! Mehmet, çok şaşırdıydı!