Tarihe Tanıklık Eden Bir Hanım: Ayşe Hümeyra Ökten

İmam Hatip Liselerinin Kurucusu Merhum Celal Ökten Hoca’nın Medine sevdalısı kızı Ayşe Hümeyra Ökten çok sevdiği kutsal topraklarda vefat etti. Kendisine rahmet, yakınlarına sabır diliyoruz.

Ayşe Hümeyra Hanım’ı yakından tanımak isteyen okurlarımız için Timaş Yayınlarından çıkan Ayşe Hümeyra Ökten Kitabını bu vesile ile tavsiye ediyoruz.

Netyazı ekibinden Ayşegül Uyar, Ayşe Hümeyra Hanım’ın hayatını anlatan bu nehir söyleşiyi sizler için inceledi.

Ayşe Hümeyra Ökten 1925’in İstanbul’unda Fatih’te iki katlı dededen kalma ahşap konakta dünyaya gelen bir kız çocuğudur. Her iki taraftan da iman ve ahlak üzere bilinen saygın ailelerin evlatları evlenmiş, bu birlikteliğin ilk meyvesi, güzelliği, babasının göz nuru olarak dünyaya gelmiştir.

Cumhuriyetin ilk yılları, hızla değişen siyasi ve sosyal hayata uyum sağlamaya çalışan devrin insanları, bir gecede işsiz güçsüz üstüne bir de itibarsız kalan hocaları, önderleri geliyor aklıma. Tüm bunlara rağmen onun çocukluğu sohbetler, zikirler, halkalar, öğrenciler, hocalar arasında geçen bir çocukluktur. Heybeliada’da kiralanan konakların eşsiz yazları, iftihar belgeleri ile geçen ilk gençlik yılları.

Evlatlarından biri küçükken vefat edince kalan çocukların üzerlerine hassaten titreyen bir baba, eve sık sık gelen doktorlar ve bunca başarının üzerine çizilen bir yol: Çapa Tıp Fakültesi. Kısacası: Ayşe Hümeyra Ökten/ Dindar Bir Doktor Hanım.

Ayşe Hanım genelde erkekler üzerinden anlatıla gelen yakın tarihimizin mühim tanıklarından biridir. İlerlemiş yaşına rağmen imam hatip liselerinin kuruluşu için gayret sarf eden merhum Celaleddin Ökten’in kızı olmasının yanı sıra, cumhuriyetin ilk tesettürlü kadın doktoru olması da bakışlarımızı ona çeviriyor ve sonrasında gelişen Medine sevdası, okunmaya değer bir hayatı gözler önüne seriyor. Tam da bu kertede din hizmetleri uzmanı Nevin Meriç’in Timaş Yayınlarının Nehir Söyleşileri/ Hatırat Serisi için Ayşe Hümeyra Hanım’la yaptığı söyleşisi yakın tarihimize farklı bir bakış sunuyor.

Tarih tekerrürden ibaret demiş ya atalar, üzerinde nefes aldığımız coğrafyanın tarihini bilmek en çok bu bağlamda ihtiyaç oluyor. Dününü okumayı beceremeyen, bu günü yorumlamakta aciz kalıyor. Medyanın bizlere sunduğu büyük gündemler başımızı döndürürken ben kendi küçük gündemimle hayata tutunmaya çalışıyorum. Benim küçük gündemim; modern dünyanın çalışan dindar kadını olunca yolum ister istemez onunla kesişiyor.

Okumaya başlar başlamaz ilk satırlarda hissediyorum ki Ayşe Hümeyra Hanım’ın yaşı değil ruhu sinmiş kelimelere. Hakka hizmet için vakfedilince ömür ve gönül yorgun olmayınca cümleler de bir biri ardınca sıralanıyor. Doksanına merdiven dayamış bu hanım öyle net ve tek tek anlatıyor ki her bir ayrıntıyı bizler dün akşam ne yediğimizi hatırlamakta zorlanırken Mahir İz’in “Nazar ber kadem” uyarısı bir kez daha canlanıyor zihnimde. Usulca fısıldıyorum kendime: “Parmak uçlarına bak.” Bunca keskin bir hafıza ile bulunduğu her ortamda daim başarılı ve birinci olan bir hanım nasıl da mutludur diyesi geliyor insanın ama Cumhuriyetin ilk yıllarından bu güne eğreti bir elbise gibi üzerimizde duran yobazlık/ gericilik yaftası A. Hümeyra Hanım’ın hayatı üzerinden yeniden karşıma çıkıyor. Kışın başörtüsü yazın kapüşone ile okula giden, daim kalın çoraplar giyerek namazlarını gizli kılan, kocaman amfilerde “Bu kalabalığa karşı dinimi savunamam.” endişesi ile yaşanan bir hayat. Belki tam da bu sebeple Ayşe Hümeyra Hanım’da genç yaşta sarsılmaz bir yer eden Medine sevdası, bir başka cihetten bir hastanın kabul olan duası. Rabbi rahimine teslim olan bir hanımın yakazası: Doktorluğu.

Yukarıda da dediğim gibi A. Hümeyra Ökten, görünüşte küçük olsa da ardına kadar açıldıkça büyüyen bir kapı gibi duruyor karşımızda. Bir hanım üzerinden ülkenin değişim izlerini sürmek farklı bir tecrübe sunuyor bize.

Tarzı selefe tekaddüm ettim
Bir başka lisan tekellüm ettim
Gencinede resm-i nev gözettim
Ben açtım o genci ben tükettim.” (s:45)

Kendi hayatını anlatırken Şeyh Galib’in yukarıdaki beytini dillendiriyor Dr. Hanım ve şöyle ekliyor “Bir farkla ki ben tarzı selefe tehalüf ettim.” Dr. Hanım eğitim hayatının yoğunluğuna bir kez kendini kaptırınca geri dönememiş, “Ben erkek olsam böyle bir hanımı istemezdim, hem bir evin bir hanıma, yedi mahallenin bir doktora ihtiyacı var.” diyerek evlilik hayatından geri durmuştur. Sonrasında Medine sevdası kalbinde kök salınca evliliğin kendini o topraklardan koparacığına dair bir hissiyatla evlilik kapısını hepten kapatmıştır. Lakin ne eğitim hayatının ne çalışma hayatının izlerini sürerken Dr. Hanım özgür ve modern kadına bir kez olsun atıf yapmamış, dinine dair vecibeleri gizlemek zorunda kaldığı ortamları da büyük bir buruklukla anlatmıştır.

O günün şartlarını düşündüğümüzde Celaleddin Ökten Hoca’nın bir taraftan çocuklarının dini eğitimini tuttuğu hocalar vasıtasıyla verdirirmesi öte yandan onları pozitif bilimlere yönlendirerek ilerde yaşamaları muhtemel sıkıntıları bertaraf etmeye niyet etmesini Cumhuriyet Türkiyesi’nin değişen şartlarına uyum sağlamak olarak ifade etmek bir nesle öncülük etmiş Celaleddin Hoca’ya haksızlık olacaktır.

Bu küçük mülahazadan sonra tarihin sayfalarına geri dönecek olursak bizi elbette bu hanımefendinin yetişmesinde belki en büyük emeğe sahip olan Celaleddin Hoca karşılar. Celaleddin Ökten demek aynı zamanda Tahiru’l-Mevlevi, Babanzade Ahmet Naim, Mahir İz, Mehmet Akif gibi her biri ayrı birer kıymeti haiz olan isimler demektir. Bununla da kalmaz hocanın önce talebesi sonra yakın dostu olacak olan Nurettin Topçu, Orhan Okay gibi son asrımıza yön veren bir çok fikir adamı, önder bir biri ardına sıraya girer. Bir kitap okumak ve yakın tarihe şöyle bir bakmak için araladığınız perde hepten kalkınca anlarsınız ki daha tanınacak çok şahsiyet, okunacak çok kitap vardır.

Elde notlar ve yeni keşifler için isimlerle kitabevleri sizi bekler. Ne diyeyim yolculuğunuz hayr olsun.

Dindar Bir Doktor Hanım, Ayşe Hümeyra Ökten
Söyleşi: Nevin Meriç
Timaş Yayınları

*Yazı 28.02.2004 de kitaphaber sitesinde yayınlanmıştır.

http://www.kitaphaber.com.tr/tarihe-taniklik-eden-bir-hanim-ayse-humeyra-okten-k1582.html

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: İçerikte Kopyalama Yasaktır. ©️ Bu yazının her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
  • No products in the cart.
Sohbeti aç
Canlı Destek