Yazarlar, karakterlerini zaman ve mekân üzerine inşa eder. Gerçek hayatta da bunlardan bağımsız değiliz. Ruh halimiz, yaşadığımız mekânlardan etkilenebilir. Peki, siz içinde bulunduğunuz şehri nasıl tanımlıyorsunuz? Sakin, kalabalık, tenha, hızlı?
Bu yazıda Meliha Gümüştekin, hız ve haz kavramları çerçevesinde yavaşlamanın dayanılmaz gerekliliğini anlatırken bizi sakin şehirlerle tanıştırıyor, üstelik kendi çektiği fotoğraflarla…
Keyifli okumalar, güzel hafta sonları dileriz…
Çağımız hız kavramı üzerinden tanımlanıyor. Daha hızlı giden arabalar, hızlı programlara sahip ev aletleri, temelde zamandan tasarrufu öne sürüyor. Ancak zamanın yetmemesinden hepimiz şikâyetçiyiz. Belki de objektifimizi başka yöne çevirmeliyiz.
Kemal Sayar’ın bu konuda sevdiğim bir sözü var: “Çok hızlı giderseniz içinizde olup bitenleri özümseyecek ve onu kendi duyarlılığınızın bir parçası kılacak kadar vaktiniz olmaz. Güzellik ancak onu durup temaşa edecek zamanınız varsa size bir şey söyler.” Anın kıymetini bilmek, bir şeylere geç kaldığımız hissini yenmek ve nihayet durmak, hissetmek. Objektifin doğru yönü burası olabilir.
Kendi tecrübemde yavaşlamam gerektiğini fotoğraf çekerken anlamıştım. Bir yeri veya objeyi pozlarken durmam gerekiyordu. Sonuç olarak gezi bittiğinde, fotoğraflara bakanların sorusu değişmiyordu: “Biz bu yerlerden geçtik mi?”
Geçen sene yağışlı bir Karadeniz sabahı, işe gitmek için arabama bindim. Karşımda kurumuş dallarıyla tepesindeki kuşa arkadaşlık eden bir ağaç duruyordu. İkisinin de acelesi yoktu. Yağmura aldırmıyorlardı. Arabayı kenara çektim, birlikte poz verdiler. Ortaya çıkan fotoğraf, zihnimde sevdiğim bir şiirle bütünleşti.
Tanrım, beni yavaşlat. Aklımı sakinleştirerek, kalbimi dinlendir.
Zamanın sonsuzluğunu göstererek, bu telaşlı hızımı dengele.*
Kemal Sayar’dan alıntıyla devam edelim: ‘‘Afrika sözünde söylendiği gibi, o kadar hızlı gidiyoruz ki ruhlarımız arkada kalıyor.” Bu durumda sadece maddi ihtiyaçların karşılandığını, diğer ihtiyaçların ötelendiğini söyleyebiliriz. İç âleminde doyuma ulaşamayan insan kendine ve etrafına yetersiz kalabilir. Sayar bu soruna çözüm olarak ‘Hayatı sadeleştirmek gerekiyor, basit yaşayan insanlar, kanaat edebilenler, ele geçirmeyi reddedenler, kendilerini sınırlandırabilenler bir adım önde yürüyor,’ diyor.
Hız, bizi ansızın yakalayan bir girdaba benziyor. Tahammülsüz kalabalıklar, baş döndüren trafik, özellikle büyükşehirlerde yaşayanları olumsuz etkiliyor. İtalya’da da durum böyle olacak ki Uluslararası Belediye Birliği 1999 yılında ‘Cittaslow’ yani ‘Sakin şehir’ kavramını ortaya atmış. Citta İtalyancada şehir; slow ise İngilizcede yavaş kelimesinden geliyor. Bu ünvana sahip olmak için belirli kriterleri şart koşan birlik daha sonra başka ülkelerde de kabul görmüş. Bugün bu hareketin yirmi sekiz ülkede yüz seksen iki üyesi var. İçinde Almanya, Birleşik Krallık, İspanya, Güney Kore, Türkiye gibi değişik ülkeleri barındırıyor.
Ülkemizde sakin şehir unvanına sahip on sekiz ilçe bulunuyor. Nüfusu 50.000’nin altında olan bu yerler; kimliklerini korumakla öne çıkıyor. Böylece şehirler özgün kalarak birbirlerini tekrarlamıyor. Sakin şehirler -seçim kriterlerinde de geçen- yerel yemekler, yöresel mimari, zanaat, gelenek ve göreneklerine sahip çıkmalarıyla biliniyor.
Sakin şehirlerden Gerze ve Eğirdir’de bulundum. Gerze deniz, Eğirdir göl kenarında kurulu bir şehir. Orada ikamet eden insanlar mavi ve yeşilin her tonuna bulanmıştır. Psikolojide mavi güvenlik ve sadakatin; yeşil sakinliğin rengidir. Gerze tarihi konaklarıyla, Eğirdir taş medresesiyle ünlüdür. Zaman, tarihi yapıların korunduğu bu yerlerde yıkıcı etkisini esirgemiş gibidir.
Ülkemizde bulunan sakin şehirler: Ahlat/ Bitlis, Akyaka/ Muğla, Eğirdir/ Isparta, Gerze/ Sinop, Gökçeada/ Çanakkale, Göynük/ Bolu, Güdül/ Ankara, Halfeti/ Şanlıurfa, Köyceğiz/ Muğla, Mudurnu/ Bolu, Perşembe/ Ordu, Seferihisar/ İzmir, Şavşat/ Artvin, Taraklı/ Sakarya, Uzundere/ Erzurum, Vize/ Kırklareli, Yalvaç/ Isparta, Yenipazar/ Aydın’dır.
Günün karmaşası içinde, bana, sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükûnetini ver.*
Kemal Sayar’ın ‘Yavaşla’ kitabından bir alıntıyla bitirelim: “Sevmek için zaman ayırmak gerekir. Bilmek için zamana ihtiyaç duyarız. Güzelliği ancak zaman ayırarak fark ederiz. Zamanla olgunlaşırız. Lütfen yavaş gidiniz.”
*Wilfred A. Peterson’un Slow Me Down Lord adlı şiirinden alıntıdır.