Gülbank kelimesinin sözlüklerdeki anlamı çok çeşitlidir.
1. Gül sesi, bülbül şakıması.
2. Topluca okunan mürettep dua: Yeniçeri gülbangi.
3. Harbde hücum sırasında askerlerin “Allah Allah” haykırmaları. “coşkulu bir şekilde yüksek sesle bağırma, savaş esnasında askerlerin attığı nâra, bülbül sesi, müjde, bir makam adı”
Hep bir ağızdan özel bir makamla yapılan dua, bir cemaat tarafından birlikte ve hep bir ağızdan söylenen dua, okula başlayan çocukların okul önünde bir ağızdan ettikleri dua… gibi pek çok tarifi vardır.
Farsça’da “gül sesi” mânasına gelen kelime Farsça’daki Dihhudâ, gülbâm ile gülbangin sözcükleri ile de aş anlamlıdır. “Gülbank-i Aşure, Gülbank-ı Seyahat, Gülbank-ı Tevhid, Gülbank-ı Bülbülan, Gülbank-ı Muhammedi, Gülbank-ı Müslümani sözü edilen amaçlara uygun çekilen gülbank türleridir. Gülbang kelimesi daha çok gülbank çekmek şeklinde kullanılan bir kelimedir.
Gülbank çekmek ise mehter, davul veya boru eşliğinde atılan tempolu nara, alkış, dua veya nida çekmek işidir. Gülbank çekme işinin törenlerde, kalelerde nöbette olan askerler tarafından, savaş esnasında askerlerin hucuma geçerken, veya mehteran bölüğü şarkı okurken yapılan topluca seslenme olarak da tarif edilebilir.
Gülbank, çeşitli tarikatların yaptıkları ayinlerde hep bir ağızdan özel bir makamla yapılan kalıplaşmış dualara da denir. Örneğin Alevilerin, Mevlevilerin Halveti , Ahi ve Bektaşilerin bu türden gülbankları vardır. “Tarikatlara çekilen gülbankların çok uzun metinleri bulunduğu gibi birkaç cümleden ibaret olanları da vardır. Gülbankler daima “Allah Allah illallah, Allah Allah eyvallah, bism-i şâh Allah Allah” gibi kalıplaşmış bir ifade içinde tekrar edilen “Allah” lafzı ile başlar”
Kamus- u Osmani gülbankı şu şekilde tarif eder” Bazı merasimler esnasında orada bulunan şahıslar tarafından dua veya alkış tarzında bir ağızdan çıkarılan dua, alkış veya tekbir şeklinde çıkarılan yüksek ses” Gülbank veya gülbank çekme edebiyatımızda bir çok kişinin yüksek sesle çıkardığı dua, alkış veya tekbir manalarında kullanılmıştır.
Vur pençe-i âlî’deki şemşîr aşkına,
Gülbang-ı âsmânı tutan pîr aşkına… ( Yahya Kemal )
Gülbâng-i kudûmun çekilir Arş-ı Hudâ’da
Esmâ-i Şerîfin anılır arz u semâda… (Şeyh Galip)
Mevleviler de bir gülbank örneği:
“Vakt-i şerîf hayrola, hayırlar fethola, şerler defola, Allahu azîmüşşân ism-i zâtının nûru ile kalbimizi pürnûr eyleye. Demler safâlar ziyâde ola. Dem-i Hazret-i Mevlânâ, sırr-ı Şems-i Tebrîzî, kerem-i İmâm-ı Alî hû diyelim hû!”
Mevlevîlik’te önemli yeri bulunan şeb-i arûs töreninin sonunda şeyh efendi önce, “Bîşterâ bîşterâ cân-ı men / Peyk-i der-i hazret-i sultân-ı men” beytini, ardından da şu gülbangi okur:
“Vakt-i şerîf hayrola, hayırlar fethola, serler defola. Leyle-i arûs-ı rabbânî, vuslat-ı halvet-serâ-yi sübhânî hakk-ı akdes-i hüdâvendigârîde ân-be-ân vesîle-i i‘tilâ-yı makām ve füyûzât-ı rûhâniyyet-i aliyyeleri cümle peyrevânı hakkında şâmil ü âm ola. Dem-i Hazret-i Mevlânâ, sırr-ı Şems-i Tebrîzî, kerem-i İmâm-ı Alî, hû diyelim hû! “