Günümüzde şiir yazan bir gencin kendini ispatlamak için yarışmalara katılması hem ailesi hem çevresi tarafından desteklenir ama yıllar öncesinde yaşayan gençler aynı desteği almış mıdır? Dünyaca ünlü şair Pablo Neruda neler yaşamıştır? Ne dersiniz?
Bugün sizlere Pablo Neruda’nın kendine isim seçme sürecini ve yazdığı iki şiiri hem Türkçe hem de orijinal diliyle -İspanyolca- sunuyoruz.
Şiirin güzelliğini dili anlamadan dahi fark edeceksiniz.
Keyifle okuyup keyifle dinleyin…
Asıl adı Neftalí Ricardo Reyes Baoaltoolan yazar, 12 Temmuz 1904 ‘te doğdu. Babası demiryolu işçisi, annesi öğretmendi. Annesi o küçükken vefat etti. Babasının desteği ve etkisiyle büyüdü. Babasının görevi nedeniyle küçük taşra istasyonlarını, köylüleri, mevsimlik tarım işçilerini, maden işçilerini yakından tanıdı. En sevdiği şey kitap okumaktı. On yaşında şiir yazmaya başladı. On üç yaşındayken yerel “La Mañana” gazetesinde musahhih olarak görev aldı.
Bir yıl sonra düzenlenen bir şiir yarışmasına katılmak istedi ama babasından çekindi. Ne yarışmaya katılma fikrinden vaz geçti ne de babasıyla ters düşmeyi göze alabildi. Çözümü adını değiştirmekte buldu.
Pablo Neruda “Adımı 14 yaşımdayken, daha Santiago’ya gitmeden değiştirdim. Babam yüzünden. Mükemmel bir insandı, gelgelelim, genellikle şairlere, özellikle bana karşı idi. Hatta işi kitaplarımı ve not defterlerimi yakmaya kadar götürdü. Onun görüşüne göre, mühendis, doktor, mimar olmalıydım, çünkü diyordu, insanların bu gibi kimselere ihtiyacı var. Oğullarının toplum içinde sivrilmesini görmek isteyen, orta sınıfın köylülükten gelme bütün insanları gibiydi. Yine babamın görüşüne göre, toplumda yükselmeyi başarmanın tek yolu üniversiteydi, serbest mesleklerdi,” dedi.
Dergide kısa bir öyküsünü okuduğu Çek şair Jan Neruda’nın soyadını kullanmaya karar verdi. İsim olarak da Pablo’yu seçti. İsmi ve soyadını seçişini şöyle anlattı. “Gerçek şu ki, bu hikâyede gerçek diye bir şey yok. Babamın olanları fark etmesinden en çok korktuğum günlerde -çünkü böyle bir şey felaket olurdu- bir dergiyi karıştırdım ve orada Jan Neruda imzalı bir hikâye gördüm. Tam o sıralarda bir şiirimle bir yarışmaya katılmak durumundaydım. O zaman Neruda soyadını seçtim ve ad olarak da Pablo adını aldım. Bu adın bir kaç ay sonra geçip gideceğini sanıyordum…”
Sizler için seçtiğimiz şiirleri:
TU RISA – PABLO NERUDA
Quítame el pan, si quieres,
quítame el aire, pero
no me quites tu risa.
No me quites la rosa,
la lanza que desgranas,
el agua que de pronto
estalla en tu alegría,
la repentina ola
de plata que te nace.
Mi lucha es dura y vuelvo
con los ojos cansados
a veces de haber visto
la tierra que no cambia,
pero al entrar tu risa
sube al cielo buscándome
y abre para mi todas
las puertas de la vida.
Amor mío, en la hora
más oscura desgrana
tu risa, y si de pronto
ves que mi sangre mancha
las piedras de la calle,
ríe, porque tu risa
será para mis manos
como una espada fresca.
Junto al mar en otoño,
tu risa debe alzar
su cascada de espuma,
y en primavera, amor,
quiero tu risa como
la flor que yo esperaba,
la flor azul, la rosa
de mi patria sonora.
Ríete de la noche,
del día, de la luna,
ríete de las calles
torcidas de la isla,
ríete de este torpe
muchacho que te quiere,
pero cuando yo abro
los ojos y los cierro,
cuando mis pasos van,
cuando vuelven mis pasos,
niégame el pan, el aire,
la luz, la primavera,
pero tu risa nunca
porque me moriría.
GÜLÜŞÜN Çeviri: FAHRİ ÖZDEMİR
Al ekmeği benden
İstersen havayı da;
Ama gülüşünden mahrum etme beni.
Koyma gülsüz
Ve çiçeksiz beni,
Sevinciyle coşarak
Parıldayan sudan
Ve senden yayılan
Gümüşün kıvılcımlarından.
Bu çetin ve uzun kavgamdan
Yorgun gözlerle dönerim
Ve görürüm ayaklar altında
Bu değişmeyen toprağı;
Ama o sevecen gülüşün
Yükselir gökyüzüne peşimden
Ve ardına dek açar
Yaşamın tüm kapılarını benim için.
Sevdalım, zifiri karanlıkta bile
Gülümse bana
Ve ansızın saçılıyorsa
Kanım sokak taşlarına,
Gülüver
Çünkü gülüşün eştir
Yalın bir kılıca.
Sonbaharda denizle birlikte
Gülüşün coşturmalı
Köpüren çağlayanını.
Ve sevdalım baharın
Beklediğim çiçek gibi
Gülüşünü ararım
Mavi çiçeği, gülü
Yurdumdan seslenen.
Gül gecenin şavkında
Gündüzün aydınlığında
Gül yamru-yumru
Sokaklarında adanın,
Gül sana sevdalanmış
Şu ipe-sapa gelmez adamın bakışında,
Ama ben gözlerimi açtığımda
Ve de kapadığımda onları,
Ve ayaklarım götürüp
Geri getirdiğinde beni
Al benden ekmeği, havayı,
Işığı, baharı,
Ama mahrum etme
Gülüşünden beni
İşte o zaman ölürüm gayri.
Puedo escribir los versos más tristes esta noche.
Escribir, por ejemplo: “La noche está estrellada,
Y tiritan, azules, los astros, a lo lejos”.
El viento de la noche gira en el cielo y canta.
Puedo escribir los versos más tristes esta noche.
Yo la quise, y a veces ella también me quiso.
En las noches como ésta la tuve entre mis brazos.
La besé tantas veces bajo el cielo infinito.
Ella me quiso, a veces yo también la quería.
Cómo no haber amado sus grandes ojos fijos.
Puedo escribir los versos más tristes esta noche.
Pensar que no la tengo. Sentir que la he perdido.
Oir la noche inmensa, más inmensa sin ella.
Y el verso cae al alma como al pasto el rocío.
Qué importa que mi amor no pudiera guardarla.
La noche está estrellada y ella no está conmigo.
Eso es todo. A lo lejos alguien canta. A lo lejos.
Mi alma no se contenta con haberla perdido.
Como para acercarla mi mirada la busca.
Mi corazón la busca, y ella no está conmigo.
La misma noche que hace blanquear los mismos
árboles.
Nosotros, los de entonces, ya no somos los mismos.
Ya no la quiero, es cierto, pero cuánto la quise.
Mi voz buscaba el viento para tocar su oído.
De otro. Será de otro. Como antes de mis besos.
Su voz, su cuerpo claro. Sus ojos infinitos.
Ya no la quiero, es cierto, pero tal vez la quiero.
Es tan corto el amor, y es tan largo el olvido.
Porque en noches como ésta la tuve entre mis
brazos,
mi alma no se contenta con haberla perdido.
Aunque éste sea el último dolor que ella me causa,
Y éstos sean los últimos versos que yo le escribo.
BU AKŞAM EN HÜZÜNLÜ ŞİİRİ YAZABİLİRİM/ Çeviri : Hilmi Yavuz
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu
Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta
Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı.
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.
Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim
O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim.
Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
Ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana
Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa.
Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
Hepsi bu. uzaklarda şarkı söylüyor biri.
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana
Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
Sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona
Ellere yar olur. öpmemden önceki gibi.
O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
Artık sevmiyorum ya severim belki yine
Ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda
Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Belki bana verdiği son acıdır bu acı
Belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona