Masallar, geçmişi bilinemeyen uzun bir yoldan bugünlere uzanan en önemli miraslarımızdan birisidir. Masallar taşıdıkları değerler açısından hem yereldir; milli ve kültürel zenginliklerimizin taşıyıcısıdır, hem de evrenseldir; kültürler üstü olan değerleri insanlığa aktarırlar.
Masalların önemi ilk okunduğunda anlaşılabilen direk mesajlarından başlayarak, katman katman açılan anlam derinliklerine indikçe daha ziyade anlaşılmaktadır. Bu kıymetli eserlerin anlam derinliğini incelemek için akademik düzlemde kullanılan farklı yöntemler vardır. Bunların başat olanları Propp’un ortaya koyduğu Yapısalcı yöntem, psikanalizmin yöntemlerinden hareket eden ve Jungh’un Arketipler kuramına dayanan Derinlikçi Analiz yöntemidir. Bu yöntemlerde kullanılan kavramlar evrensel kodlar üzerinden hareket ederek masalları incelemektedir. Fakat kökleri araştırmacılar tarafından “doğu”ya dayandırılan masalların, sadece “batı” litaretürüyle anlaşılma çabası kıymetli fakat takviyeye muhtaçtır.
Çalışmada masalları inceleme yöntemleri karşılaştırılacak ve alternatif yöntem arayışları ortaya koyulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Masal, Halk Edebiyatı, Masalın Yorumlanması
GİRİŞ
Masal denilince akla hemen çocuklar gelir. Masalın çocukların dünyasında edindiği yer, bunun böyle algılanmasına sebep olmaktadır. Masala, -hatta çocuk edebiyatına-, eksik bir edebi tür gözüyle bakan bazı yetişkinler ve gençler, masalı çocukları kandırmak ve onları bazı konularda ikna edebilmek için uydurulmuş gerçek dışı, didaktik metinler olarak görürler. Bu fikrin sebebi ise ya masal dinleyerek büyümemiş olmalarındandır ya da eğitim sürecimizin bizi sürüklediği mecralardan. Halbuki masalın hakikatte ne olduğunu ve niçin değerli olduğunu eğer anlatabilirsek, bunun yanlış bir algı olduğu fark edilebilecektir.
Öyleyse masal nedir ve masalı değerli kılan şeyler nelerdir?
Öncelikle “yapma masal/sanat masalı”ndan, asıl masal da denilen “anonim masal”ı ayırmak lazım. İlki belli bir yazar tarafından kaleme alınmış, çocuklara hitap etmek amacıyla yazılmış, içinde tabiatüstü unsurlar bulunduran eserlerdir. Yani bir roman, bir hikaye gibi yazılı edebiyatın bir ürünüdür. Edebi değeri ölçüsünde kıymetlidir. İlki ise belirttiğimiz gibi anonimdir. Sözlü edebiyatın bir ürünü olarak dilden dile aktarılarak bugünlere gelmiş bir anlatımdır. Ne zaman, nerde, kimin söylediği bilinemez; topluma mâl olmuştur. Her yörede farklı bir biçimde anlatılır bazen. O yörenin kimliğine göre, anlatana, anlatılana göre yeni isimler, yeni fikirler kazanır. Fakat masal aynı kalır. Ülkemizin farklı yerlerinde farklı insanlar aynı masalı anlatırlar. Hiç karşılaşılmamıştır; sosyal iletişim ağlarında da masal paylaşılmamıştır. Nasıl aşmıştır o masal, o kadar mesafeyi, bilinemez. Üstelik bu durum yalnız bir ülke içinde de değildir. Farklı dillerin, farklı milletlerin masalları bazen birbiriyle aynıdır.
Aynı masalın farklı coğrafyalarda anlatılmasından yola çıkan araştırmacılar, bütün masalların kaynağının da tek olduğu kanaatini ortaya koymuş ve savunmuşlardır. Bu kaynak ise pek çok görüşe göre Hindistan ve Orta Doğu’dur. Buradan ortaya çıkmış dinlerdeki kıssa anlatma geleneğinin ve kutsal metinlerin, masallara tesiri ettiği fikri de, buradan hareketle ortaya koyulan bir görüştür. Bu fikri ispat etmek oldukça zordur. Fakat dinlerin doğuş havzasıyla masalların doğuş havzasının aynı olmasının yanında, masallarda rastladığımız motiflerle ilahi kaynaklı kıssalardaki anlatımların benzeşmesi, masalların beslendiği kaynak açısından önemlidir.
Masalların bu yolculuğu onlara şöyle bir özellik de kazandırmaktadır: Taşıdıkları değerler evrenseldir. Her insanın, insan olmaktan kaynaklanan özelliklerini anlatır ve bu sebepten de nerede anlatılırsa anlatılsın, herkes için bir anlam taşır. Buna mukabil aynı zamanda kültüreldirler. Her millet kendi anlatımıyla kendi kültürel özelliklerini; dilini, örfünü, görgüsünü masalda canlandırır.
- “Masal” Nasıl Tanımlanmaktadır?
Masal, anonim halk edebiyatı mahsullerinin en yaygın olanlarından biridir. Bu mahsullere ad olarak verilen kelime Habeşçe “mesl”, Ârâmice “maslâ” ve İbranicedeki “masal”dan, Araplara “mesel, masal” şekli ile mukayese ve karşılaştırma manasıyla geçtikten sonra Türkçeye mal olmuştur. (Elçin, 1993: 368) Kamus-i Osmaniye göre “masal” kelimesi “mesel”in değiştirilmiş şeklidir. (Salahi, 1329: 318) Masal kelimesi yerine daha önce “kıssa, hikâye, destan” gibi kelimeler de kullanılmıştır. (Bilkan, 2009: 15) Türk Dil Kurumu sözlüğü masalı, “genellikle halkın yarattığı, hayale dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insanlar, hayvanlar ile cadı, cin, dev, peri vb. varlıkların başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî tür” olarak tanımlamaktadır.
Masal derlemeleri ve diğer folklor çalışmalarıyla bilinen Pertev Naili Boratav masalı, “Avam tabakasına mensup fertler tarafından şifahi bir surette nesilden nesile intikal eden ananevi hikâyeler” (Boratav, 1983: 273), “nesirle söylenmiş, dinlik ve büyülük inanışlardan ve törelerden bağımsız, tamamıyla hayal ürünü, gerçekle ilgisiz ve anlattıklarına inandırmak iddiası olmayan kısa bir anlatı” (Boratav, 1992: 80)olarak tanımlamaktadır.
Geçmişte masal kelimesiyle aynı anlamda kullanılan “mesel” kelimesi ise “atalardan gelen ve onların yıllar içindeki deneyim ve gözlemlerine dayalı düşüncelerini değişmez kalıp ve klişeleşmiş özlü sözlerle öğüt ve hüküm içerecek biçimde yansıtan, lafzı ve anlamı beğenilerek nesilden nesile aktarılan, çoğunlukla aslî durumuna benzeyen halleri açıklamak ve örneklemek amacıyla kullanılan anonim mâhiyetteki özdeyiş” olarak tanımlanmaktadır.
- Masalların Kaynağına Dair Görüşler ve Masalların Dinler İle İrtibatı
Bugün bir milletin tespit edilmiş bulunan bir masalına, memleketin değişik bölgelerinde rastlanması, hatta aynı masalın pek az ayrılıklarla başka başka milletlerde yaşamakta olması, bunların geniş alanlara yayıldıklarını, dolayısıyla çok eski bir geçmişin malı olduklarını gösterir. (Tezel, 1990: 7)
Hint dünyası olduğuna dair yaygın görüşler mevcuttur. (Boratav, 1983:272; Bilkan, 2009:16; Yonar, 2011:180) Hintlerin kutsal metinleri “Rig-Veda”ların “pançatantra” ile halkta kaim olduğu ve bu havzada oluşan kültürün Arap, İran ve ortaçağ Avrupa masallarının menşeinde bulunduğu iddia edilmektedir. Bu bakışla masallara baktığımızda – ilahi bir kaynağa dayanıp dayanmadığını sorgulamaksızın – masalların menşeinde dinî metinleri buluruz.
Daha genelleyici yaklaşımlarda ise masalların menşeinde Hint, Arap, İran sözlü kültürü gösterilir. İslam ansiklopedisinin “mesel” maddesi, “Doğu milletleri Batılılara göre daha çok mesel ve hikmetlere sahiptir. Çünkü bunlar doğuda ortaya çıkıp yayılan semavi din ve kitaplarına, peygamberlerin söz, vasiyet ve hikmetlerine dayanır” demekte ve semavi dinlerin doğuş havzasında sözlü kültür ve halk anlatılarının yoğunluğuna dikkat çekmektedir. Dinî metin, anlatı ve hikâyelerin bunların oluşumunda tesirine böylece işaret etmektedir. Boratav ise, masallarda ehemmiyetsiz görünen teferruatın, mantıksız görünen vakaların, eski dinî izler olduğunu ifade ederek, bunu 1865’te R. Köhler’den itibaren yapılan folklor araştırmalarının masallara verdiği âlemşumüllüğün de teyit ettiğini söylemektedir.(Boratav, 1983:272)
Olağanüstü masalları yapısalcı yaklaşımla inceleyerek masalların aslında hepsinin aynı işlevsel örgüyle meydana geldiğini ortaya koyan V. Propp da masalların tek kaynaktan beslendiği fikrini destekler konumdadır. Fakat bu tek kaynağın ne olabileceği konusunda genel geçer bir şey söylemekten sakınırken şunları ifade etmektedir: “…eski kültür biçimleri ile din arasında, öte yandan da din ile masallar arasında kurallarla düzenlemiş bir bağın bulunması son derece olanaklıdır. Bir kültür, bir din yok olup gider, içerikleriyse masala dönüşür. Masallarda eski dinsel canlandırmalarla ilgili izler öylesine bellidir ki, bunları tarihsel bir inceleme yapmadan da belirleyebiliriz.” Bu izahın ardından incelediği masalların birindeki yolculuk unsurlarını değerlendirerek, masal yapılarının başlıca temellerinden biri olan ‘yolculuk’un, ruhun öbür dünyaya yaptığı yolculuklarla ilgili bazı canlandırmalar olabileceğini ifade eder. Çalışmasında yer alan diğer incelemeleri neticesinde ise şu cümleyi kurmaktadır: “Masallarda temel diye tanımlanmış biçimlerin açıkça eski dinsel canlandırmalara bağlandığı konusunda ikna oluruz.” (Propp, 2011: 110-154)
Bratton “Yakın Doğu Mitolojisi” isimli çalışmasında bu konuda ilgi çekici tespitlerde bulunmaktadır. Ona göre insanlar hayatlarını üzerine kuracak değerler dizisi veya hakikat aradıklarında tarihe değil efsaneye başvururlar. Efsaneler ise dinî ayinlerin sesli uygulamalarında kullanılsalar da, nesilden nesile, ağızdan nakledilen ve her söylenişte basitleştirilen masallardır. Efsane ve masal, yanlış veya gayri tarihi bir şey diye değil, hayatın ve kainatın manasının bir açıklaması olarak ele alınmalıdır. Çalışmasının devamında ise efsanelerle “Kitab-ı Mukaddes”te bulunan kıssalar arasındaki paralellikleri ortaya koyarak halk anlatılarıyla dinî hikayeler arasında irtibat kurmaktadır.(Bratton, 1995 :8-19)
Bizler de bugün bir masal okuduğumuzda veya dinlediğimizde, kültürümüze işlemiş olan Kur’an kıssalarından bazı motiflerin masallarda tekrar edildiğini görürüz. Bu izlenimler de yukarıdaki görüşleri desteklemekte ve masalın hayatımızda kazandığı değerini artırmaktadır.
- Masalların Sembolik Dili ve Masalların Yorumlanması
Nesillerin arasını açan hızlı ve sağlıksız kültür değişmeleri, düşünce hayatıyla birlikte toplumdaki ortak değerleri ve temel kültürel normları da etkilemektedir. Bu durum pek çok anlamlı değerin içini boşaltmakta ve “kelâm”ı anlamsız söz haline getirmektedir. (Bilkan, 2009: 112-113)
Masalların donanmış olduğu anlam ve semboller de zamanla zayıflamıştır. Masalların sembolik dili farklı kültürler, farklı zamanlar ve farklı kabuller karşısında yeni anlamlar kazanmış ve toplumun kültürel referanslarına göre yeni değerleri karşılar hale gelmiştir. Bu sembolleri anlama çabası araştırmacılar tarafından sürdürülmektedir. Masallardaki olay, eylem, motif veya simgeleri inceleyenler farklı bakış açılarıyla yorumlama faaliyetini yürütmektedirler.
Hitap ettiği kimseye nasıl bir tesirinin olduğunun anlaşılması zor olsa da, değer haritaları, anlam şifreleriyle dolu olan masallar, asırlarca Türk milletinin beslendiği en önemli kaynaklardan olmuştur. Bu niteliğe sahip olan masalları değerler eğitimi nazarıyla değerlendirmek gerekmektedir. Masallarla ilgili yapılmış bazı çalışmalar ve bu çalışmalarda kullanılan yöntemler aşağıda tanıtılmaktadır.
Halk anlatılarını inceleyenlerin önemli gördükleri eserlerin başında “Masalın Biçimbilimi” gelir. Propp, eserini ilk olarak 1928’de Rusya’da yayınlamıştır. Bu eserle hem masal incelemeleri alanında hem de anlatı çözümlemesi alanında yöntembilimsel bir öncü olmuştur. Propp’un bu çalışmadaki amacı, yüzeydeki çeşitlilik, çok renklilik altında, yüzlerce masala ortak olabilecek “işlevsel” birimleri bulup ortaya çıkarmak, bir başka deyişle halk masallarının değişmez yasalarını belirlemek olmuştur. (Propp, 2011: 11) 454
Propp, çalışmasının neticesinde bütün olağanüstü masallarda aynı işlevlerin tekrar ettiğini tespit etmiştir. Yani araştırdığı masallar hemen hemen (bazı alt unsurlar değişebilmekle beraber) aynı temel olay örgüsüne sahiptir. Propp, buradan bir takım neticeler çıkarmaktadır. Bu neticelerin birini de şu soruyla ifade eder: “Bütün olağanüstü masallar tek biçimli masallarsa bu hepsinin aynı kaynaktan çıktığı anlamına gelmez mi?”Çalışmasının devamında ise şunu söyler: “Temel biçimlerin incelenmesi, araştırmacıyı masalı dinlerle karşılaştırmaya götürür.” Ardından Kitab-ı Mukaddes’te yer alan kıssalarla bazı masallardaki işlevleri ve motifleri karşılaştırarak savını destekler. ( Propp, 2011: 109 ve 158)
Propp’un bu çalışması bu tarz pek çok çalışmaya ilham olmuştur. Ülkemizde bu yöntemle yapılmış masal incelemelerinde Türk masal ve destanlarında da yer alan yapısal benzerlikler de sembolik olarak yorumlanmıştır. Bu ekolü izleyerek çalışma yapanlar arasında Özkan’ın “Bey Börek Anlatılarının Kahramanın Yolculuğu Açısından İncelenmesi” isimli çalışma örnek gösterilebilir. Bu çalışmada Dede Korkut Hikâyelerinden biri seçilerek incelenmiştir. Bu çalışmada anlatılardaki ‘ayrılma-erginlenme-dönüş’ şeklindeki çekirdek yapı ortaya koyulmuş ve böylece masallarda bulunan ortak yapısal özelliklerin tasavvufi anlayışla paralelliğini tespit edilmeye çalışılmıştır. (Özkan, 2006: 30-35)
Masalları incelemede uygulanan bir diğer yöntem ise psikanalitik yöntemdir. Bu yöntem Jung’un “arketip” ve “kolektif bilinç” kavramlarından yola çıkılarak masallardaki sembolleri yorumlamaya çalışır. Erich Fromm, “Rüyalar, Masallar, Mitoslar” isimli eserinde “sembolik dil”i izah eder ve bu yöntemle sembolik dilin izlerini masallarda arar.(Fromm, 1992:18)
Ona göre insanlık tarihinin ilk günden bu güne geliştirdiği tek ortak dil sembol dilidir. İnsanlık tarihinin en eski eserlerinden olan mitoslar, günlük yaşantımızın ürünleri olan rüyalar, birbirleri ile şaşırtıcı bir benzerlik gösterirler. Ona göre günümüz insanları mitos ve masallara gereken değeri vermeyi, onları bir tecrübe ve hatıra hazinesi olarak görmeyi unutmuşlardır. Bu nedenle biz çağdaş insanlar, artık onların dillerini anlamıyoruz. Fromm “Masallar kendilerini sembol dili aracılığı ile ifade eden geçmiş zaman bilgelikleri ve özdeyişleridir” der ve eserinin devamında şunu ekler:
“Sembol dilinin herkes tarafından öğrenilmesi gereken tek yabancı dil olduğu inancındayım. Eğer bu dili anlayabilirsek mitosları, masalları da anlayabiliriz. Bence bunlar, bilgeliğin en önemli kaynaklarından biridir. Ayrıca benliğimizin derinliğine inmemize ve gizli yönlerimizi anlamamıza yardımcı olduğu da bir gerçektir.” (Fromm, 1992: 21)
Mitoslar ve masalları aynı başlık altında değerlendiren Fromm, “mitoslar daha çok dinî ve felsefî çekirdeğin sembolik bir ifadesi olarak kabul edilmektedir. Artık bu dışa vurulan anlatım biçiminin, yani hikâyenin ‘ilkel’ toplumların fantastik hayalleri olmadığını geçmişten günümüze kadar gelebilen değerli hatıraları dile getirdiklerini anlamaya başlıyoruz” diye eklemektedir. (Fromm, 1992: 209)
Bu genel değerlendirmelerinin sonrasında bazı anlatılardaki arketiplerin ve sembollerin izlerini süren Fromm’un çalışmasında bizim çok yakından tanıdığımız “Kırmızı Başlıklı Kız”la karşılaşmaktayız. Hikâyeyi anlattıktan sonra içeriğini analiz eden yazar, “kırmızı”yı ergenliğe giriş olarak yorumlar. Ardından cinselliğin getireceği tehlikeler ve erkek algısı üzerinde durur. (Fromm,1992:253) Bu yorumlamalarla çocukluğumuzdan beri dinlediğimiz “Kırmızı Başlıklı Kız” artık başka şeyler söylemektedir. Gerçekten biz saf bir merakla kurttan alınacak intikamı dinlerken, farkında olmadığımız bilinçaltımız cinsellikle ilgili mesajlar almış mıdır?
Jung’un ve Fromm’un yolunu daha sonra pek çok araştırmacı takip etmiştir. Bunlardan birisi psikanaliz alanında doktora yapan ve bu alanda uzmanlaştıktan sonra dünyanın farklı yerlerini dolaşarak buralardaki masalları inceleyen Clarissa P. Ertes’tir. (Ertes, 2003) Türkiye’de “Kurtlarla Koşan Kadınlar” ismiyle yayınlanmış olan çalışmada yazar, masallardaki semboller ve arketiplerle kadın kimliğini incelemektedir.
Ülkemizde masallar üzerine çalışma yapan bazı araştırmacılar da Jung’un ve Fromm’un yöntemini kullanarak masalları incelemişlerdir. Bu bakış açısıyla yaklaşarak masallardaki motifleri tasavvufi unsurlarla ilişkilendiren bir makalede, masalsı unsurların tasavvufî hayatta işaret II. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu 455 ettiği noktalar değerlendirilmiş, kişinin insan-ı kâmil olma yolundaki serüveninin masallara konu olduğu bu yöntemle ortaya koyulmuştur. (Gürses, 2007: 76-99)
Masalların içerdiği mana derinliğini kavramamızda Bilkan’ın “Masal Estetiği” isimli kitabında yer alan masal çözümlemeleri, Batılı araştırmacıların yöntemlerinden farklı olmakla beraber, bu konuda aydınlatıcı fikirler vermektedir. Özellikle “Kıssatü’l Gurbeti’l- Garbiyye” isimli masalını açıklarken her bir ismin, olayın ve mekânın manevî değerlere işaret eden birer sembol olduğunu teker teker açıklar. Hatta Kur’an-ı Kerim’e yapılan telmihlere de işaret eder. Yine “Horoz Masalı” adıyla söylenmiş masala da aynı nazarla bakarak içerdiği remizleri ve işaret edilen değerleri anlatmaktadır. (Bilkan, 2009:115 ve 146)
Bunlardan başka Yavuz’un masallardaki iletiler üzerinden yaptığı çalışma da masalları anlamada bize yardımcı olmaktadır. “Masallar ve Eğitimsel İşlevleri” ismiyle yayınlanmış olan çalışmada masallardaki iletileri etik iletiler, psikolojik iletiler, sosyolojik iletiler, ekonomik iletiler ve öteki iletiler olmak üzere beş ana başlıkta işlemekte ve böylece bir ileti dizini oluşturmaktadır. Bu iletileri yorumlarken de masalların hayatta var olan olguları yansıttığı neticesine ulaştığını ifade etmektedir. (Yavuz, 2002:61)
Ülkemizde akademik düzlemde yapılan masal araştırmalarında masallar yorumlanırken genellikle yöntem olarak Jungcu yöntem ile Yapısalcı yöntem takip edilmektedir. Bu yöntemlerin bakış açısı ufuk açıcı olmakla beraber bulunduğumuz edebî inceleme zemininde tasavvufî anlayışın sembol zenginliğini kenara koyarak yapılmış bir inceleme ortamı oluşmaktadır. Hatta Jungcu analiz yönteminin kavramlarını kullanarak tasavvufi neticeler çıkarılması bile mümkün olmaktadır. Oysa ki, Bilkan’ın da uygulamış olduğu gibi, Hüsn-ü Aşk’ın, Mesnevî’nin hikayelerinde ve diğer tasavvufî edebiyatımızda kullanılan sembolleri anonim masallarımızda bulmak oldukça aydınlatıcı olacaktır.
Burada bahsettiğimiz çalışmalar bizim masalları anlamamız için birer örnek niteliğindedir. Masallar hangi bakış açısıyla incelenirsen incelensin; kültürel, evrensel veya dinî; pek çok değerden oluşan bir hazineyi bize sunmaktadır. İlk okunduğunda verdiği anlamla başlayan birinci katmandan itibaren, mana derinliği, incelendikçe açığa çıkacaktır.
KAYNAKÇA
Bilkan, Ali Fuat.Masal Estetiği, 2. Basım, İstanbul: Timaş Yayınları, 2009.
Boratav, Pertev Naili. Folklor ve Edebiyat 2, 1. Basım, İstanbul: Adam Yayınları, 1983
Boratav, Pertev Naili. 100 Soruda Türk Halk Edebiyatı, 6. Basım, İstanbul : Gerçek Yayınları, 1992.
Bratton, Fred Gladstone. Yakın Doğu Mitolojisi, Nejat Muallimoğlu (çev.), 1. Basım, İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı (İFAV), 1995
Elçin, Şükrü. Halk Edebiyatına Giriş, 1. Baskı, Ankara: Akçağ Yayınları, 1993.
Gürses, İbrahim. “İbrahim , Jung’cu Arketip Teorisi Bağlamında Tasavvufî Öykülerin Değerlendirilmesi: Sîmurg Örneği”, Uludağ Üniversitesi, İlahiyat Fak. Dergisi, (2007) Cilt: 16, Sayı:1, ss.77-96.
Estes, Clarissa P., Kurtlarla Koşan Kadınlar, İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2003.
Fromm, Erich. Rüyalar, Masallar, Mitoslar; Aydın Arıtan (çev.), 2. Basım: Arıtan Yayınevi, İstanbul, 1992
Özkan, Tuba. Bey Börek Anlatılarının Kahramanın Yolculuğu Açısından İncelenmesi, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, S.B.E., 2006)
Propp, Vladimir. Masalın Biçimbilimi, Mehmet Rifat (çev.), 2. Basım, İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları, 2011.
Salahi, Mehmed. Kamus-i Osmani, İstanbul: Mahmutbey Matbaası, 2. c.1329. 456 II. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu
Tezel, Naki.Türk Masalları, 2. Basım, Ankara : Kültür ve Turizm Bakanlığı , 1990.
Yonar, Gönül.Türk Edebiyatında Fantastiğin Kökenleri, İstanbul: Ötüken Yayınları, 2011.
Helimoğlu Yavuz, Muhsine. Masallar ve Eğitimsel İşlevleri, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 2002.
1 Comment