Tonguç Akademi İle Röportaj/ Vildan Kınalı

Vildan Kınalı, ücretsiz içerikleriyle milyonlarca öğrencinin gönlünde taht kuran Tonguç Akademi’ye akademinin kuruluşu, ülkemizde eğitim sistemi ve Tonguç hakkında sorular sordu. Bu verimli röportaj için akademi ekibine teşekkür ederiz.

Öncelikle Tonguç Akademi nasıl oluştu, neden “Tonguç” kısaca bunlardan bahsedebilir misiniz?

Tonguç Akademi; bundan 7 yıl önce öğrencilere derslerinde destek olmak, anlayamadıkları konularda taktikler göstererek onların başarısına katkıda bulunmak ve çalışma motivasyonunu kaybettikleri anda onlara koçluk yaparak yardımcı olmak amacıyla kuruldu. Videolarımızı YouTube üzerinden öğrencilerimizle paylaştıkça öğrencilerimizden gelen yorumlar ve destek mesajları bizleri motive etti ve öğrenmeye istekli öğrencileri, kendini öğrencilerine adamış uzman öğretmenleri ve sorumluk sahibi velileri ile Tonguç Akademi ailesi oluştu.

Videoların altında oldukça fazla yorum oluyor. Özellikle Tonguç’lu videolar çok ilgi görüyor. Bu videolardaki Tonguç halleri yalnızca gözleme mi dayanıyor, yoksa ortak ve benzer geçmiş var mı?

Tonguç öğrencilerin yerine kendini koyabilen, onlarla empati kuran, dertleriyle dertlenip sevinçleriyle mutlu olan, hocalarına saygılı ve espriyi yapmayı seven bir tip. Mizah eğitimde çok önemli bir yere sahip.

Birçoğumuz okul yıllarımızda bizi motive eden ve esprileriyle güldüren hocaları çok severdik. Onların anlattıkları, espri ile sundukları bizim aklımızda daha kalıcı olurdu. Ayrıca milli kültürümüzde de mizah çok önemli bir yere sahiptir. Karagöz ve Hacivat, Kavuklu ve Pişekar, Kemal Sunal ve Şener Şen doğruyu, ahlaki değerleri o esprilerin arasında verebiliyor. Bu yüzden güldürerek öğretilen şeylerin -seviyeyi düşürmeden ve belli bir değerleri koruyacak şekilde- öğrencilere daha hızlı geçtiğine inanıyoruz. Tonguç da esasında öğrencilerin yerine kendini koyan, empati kuran bir kişi. Öğrenciler de zaten Tonguç kendileriyle empati kurduğu için onu seviyorlar.

Gençler çok eleştiriliyor. Hatta “z kuşağı” gibi kalıp yakıştırmalar yapılıyor yeni nesille ilgili. Siz bu olaya nasıl bakıyorsunuz? Gerçekten “şimdikiler” eleştiriyi hak eden bir noktada mı? Yoksa bu eleştiriler kuşak farkından mı kaynaklanıyor?

Şimdiki gençler çok şanslı çünkü bilgiye çok daha hızlı ve rahat ulaşabiliyor. Yeni nesil, bilgiye kolay ulaştığından eleştirel düşünceye de erken yaşta sahip olmaları önemli bir kazanım. Hızlı değişen görüntülerin olmadığı bir video onların ilgisini çekmiyor. Samimiyet, hız ve eğlencenin teknoloji ile buluşması yeni neslin isteği. Z kuşağına ise internet kuşağı diyebiliriz ki artık onlar toplumun yetişkinleri arasına giriyor yavaş yavaş. Ayrıca sanal dünyanın gerçek, gerçek dünyanın sanal olduğu bir evrene doğru giderken bildiğimiz doğruların değişmesine hazırlıklı olmalıyız. Dijital dönüşüm her alanda yaşanırken işin kolay kısmı “dijital” zor kısmı ise “dönüşüm”.  Toplumun değerlerine, günlük yaşamımıza ve kültürümüze uygun bir “dönüşüm” bahsettiğiniz sancıları azaltacaktır diye düşünüyoruz.

Selman Khan, Dünya Okulu isimli kitabında: “Testler öğrencinin dersi öğrenme potansiyeli konusunda ve öğrenilen bilginin ne kadar süre akılda kalacağı konusunda neredeyse hiçbir şey söylemez” diyor. Buradan hareketle çoktan seçmeli sınavlara sizin bakışınızı öğrenebilir miyim?

Sınav sistemleri her dönemde eleştirilmiştir. Doğru ölçümlemeyi sağlamak için birçok ülkede testlerin en ideal sınav olduğu kabul edilmiştir. Açık uçlu sorular ülkemizde denendi ancak adaletli bir ölçümleme sağlanmasının imkansızlığı anlaşılınca vazgeçildi. ABD’deki gibi pahalı üniversitelerin ve liselerin okul bittikten sonra insanları hayata borçlu başlatan sistemine göre ücretsiz devlet okullarına, çalışan her öğrencinin test sisteminde gayret göstererek girmesi daha adil gözüktüğü düşünülüyor. Test sisteminde ideal sorular ve öncesinde adaletli bir çalışma ortamı sunulursa bu sistem daha iyi hale de gelebilir.

Ayrıca test sisteminde ezber değil yorumun ön planda olduğu, çok okuyanın ve soyut düşünebilenin daha başarılı olduğu sınav modelleri uygulanmaya çalışılıyor şu an ülkemizde. Hayatımızın her anında yanlışları eleyip doğru olanı tercih ediyoruz. Buradaki temel sıkıntı; gençlerimize aileleri tarafından şair, ressam, müzisyen, yazar, yönetmen, futbolcu, okçu, aktör olmak gibi idealler yerine; doktor, mühendis, avukat, yazılımcı olmak gibi test sistemindeki başarıyla kazanılan meslekler tavsiye ediliyor. Sonradan imkanları ya da şansı olanlar örneğin hekimliği bırakıp sanatçı olmaya çalışsa da onlar da aileler tarafından önce mesleğini (altın bileziğini) almış sonra başlamış diye örneklendiriliyor. Bu durum öğrencinin ve velinin zihninde test çözmeden istenen mesleğin kolay elde edilemeyeceği algısını oluşturuyor.

Pandemi sonrası online eğitim tam olarak hayatımıza girdi ve bir parçası haline geldi. En son yoğun kar yağışı olan illerde tatil yerine online eğitime geçildi. Online ve yüz yüze eğitimin geleceğine nasıl bakıyorsunuz?

Sanal evren sayesinde geleneksel kişisel bilgisayarların yanı sıra sanal ve artırılmış gerçeklik cihazlar aracılığıyla kalıcı bir dünya oluşturulmaya çalışılırken eğitimin hem uzaktan hem de yüz yüze olabileceği bir döneme doğru gidiyoruz. Eğitim teknolojileri ne kadar gelişse de insanların yüz yüze sohbet ettiği bir okulun yerini yakın zamanda alamayacağını düşünüyoruz. Ancak yüz yüze eğitimde bile gözünüzün içine bakan bir öğrencinin o an zihninde neler düşündüğünü, sizi gerçekten dinleyip dinlemediğini takip edemezsiniz. Doğru ve etkili anlatım olursa online ya da offline her şekilde öğrenciyi yakalayacaktır diye düşünüyoruz.

Buradan, röportaj vesilesiyle anne ve babalara neler söylemek istersiniz?

Çocuklarının hayallerinin hobi değil meslek olabileceği gerçeğine hazır olsunlar, bundan on beş yıl önceki dünya nasıl farklıysa on beş yıl sonraki dünyanın da farklı olabileceğini düşünerek onlara öncelikle “özgüven” ve tabi ki “ahlaki değerleri ” aşılasınlar.

Son olarak gençlere neler söylemek, nasıl tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Bizler öğretmenleriniz ve aileleriniz olarak çok ders çalışıp ileride başarılı olacağınız için değil sizleri “siz” olduğunuz için koşulsuz seviyoruz. Sonucu ne olursa olsun hayallerinizden vazgeçmeyin. Yapamazsın, çok zor, o işler bildiğin gibi değil diyen insanlara uzak; hayallerinize saygı duyan ve destek olan insanlara yakın durun. Siz de arkadaşlarınızın hayallerine değer verin ve kendi hayalleriniz için tevekkül ile çalışın. Sizlere güveniyoruz ve inşallah sizlerin biz büyüklerinizden maddi  ve manevi her anlamda daha iyi yerlere geleceğine inanıyoruz.

Netyazı Ailesi olarak, Tonguç Akademi’nin açtığı çığırla nice başarılara erişmesini dileriz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: İçerikte Kopyalama Yasaktır. ©️ Bu yazının her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
  • No products in the cart.
Sohbeti aç
Canlı Destek