Tartışmaların Odağında Bir Yazar: Kemal Tahir/ Vildan Kınalı

Romanlarında gerçek karakterlere ve tarihi gerçeklere yer verdiği için çok eleştirilen Kemal Tahir’in hayatını ve eserlerini hatırlayacağımız bu yazıyı okurken düşüneceğiz: Kemal Tahir’in eserleri tarihi roman mı biyografi mi? Kemal Tahir tarihçi mi sosyolog mu romancı mı? Belki hepsi!

Türk edebiyatının en tartışmalı isimlerinden Kemal Tahir 1910 yılında İstanbul’da dünyaya gelir. Babası Tahir Bey, II. Abdulhamit Han’ın yaverlerindendir. Tahir Bey, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İttihatçılar tarafından emekliye sevk edilir. Balkan ve I. Dünya Savaşlarında yeniden askere alınır ve Çanakkale Savaşı’nda yaralanınca tekrar hizmete verilir. 1923’te Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’ne başlayan Kemal Tahir onuncu sınıftayken annesi vefat eder Hayatında yeri doldurulamaz bir boşluk bırakan bu olaydan sonra okuldan ayrılır ve hayata atılır. Avukat katipliği, Zonguldak Kömür İşletmelerinde ambar memurluğu gibi işler yapar. 1932’de İstanbul’a dönerek gazeteciliğe başlar. Nazım Hikmet ile tanışan yazarın fikir ve sanat hayatında büyük değişiklikler olur.

1938’de Yavuz zırhlısında çıkan isyandan Nazım Hikmet’le birlikte sorumlu görülerek tutuklanır. Tutuklanma gerekçesi bahriyede görevli kardeşi Nuri’ye Sabahattin Ali kitabı vermektir. “Donanma Davası” denilen bu olaydan dolayı on beş yıl hapse mahkûm edilir. On iki yıl hapis yattıktan sonra aftan yararlanarak çıkar. Hapse girmeden kısa bir süre önce başlayan evliliği hapse girmesiyle son bulur. Hapisten çıktıktan hemen sonra Semiha Sıdıka Hanım’la evlenir ve ölene kadar onunla evli kalır.

DÜŞÜNCE DÜNYASI VE ESERLERİ

Kemal Tahir’in buraya kadar özetlediğimiz hayatı bir bakıma eserlerinin de kodlarını teşkil eder. Kitaplarında hapishane hayatı, gazeteci karakterler, ideolojik meseleler yoğun olarak işlenir.  

Kemal Tahir ülkemizde Marksist-Sosyalist çizgide bir yazar olarak tanınır. Oysa Kemal Tahir’in sosyalistliği de nev-i şahsına münhasırdır. Kendisi doğu-batı meselesine hayatının sonuna değin kafa yormuş bir aydındır. Sosyalistliğin de kendi kökleriyle uyumlu olmasını, her milletin sosyalizm anlayışının kendine mahsus olması gerektiğini savunur. Başlangıçta Marksizm savunucusu olsa da fikirleri zamanla değişikliğe uğrar. Cemil Meriç’in şu sözleri onu çok iyi anlatır:

“Kemal yaşayan adamdı. Yaşamak tekâmül etmektir. Çocuklukta dinlenen masalları ölünceye kadar ciddiye almazdı(…) Putları kırılanlar ona öfkelendiler. Kemal’in romanları hiçbir klişenin sözcülüğünü yapmaz. Herhangi bir tarikatın değil hakikatin emrindedirler. Zaten Kemal’i de siyasi bir doktrine hapsetmek yanlış.

İşte bu yüzden Kemal Tahir’in kitaplarında okuyucu tetikte olmak zorundadır. Kitaplarında yoğun olarak Milli Mücadele yıllarını anlatmıştır. Fikir ayrılıklarının tavan yaptığı, ideolojik hesaplaşmaların kol gezdiği dönemde yazar ne anlatmak istemektedir? Kafası mı karışıktır? Aslında Kemal Tahir’in kafasında bir karışıklık bulunduğunu söyleyemeyiz fakat o belli bir fikri savunurken düşülen aşırılıklara ve taassuba karşıdır. Bunun nerede olduğu hiç fark etmez. Yeri gelir din adamlarına gönderme yapar, yeri gelir Kemalizm’i eleştirir.Netflix Bunu da kitaplarındaki karakterlere yaptırır. Mustafa Kemal’i bile eleştirmekten çekinmez. Hakkını vermeyi de ihmal etmez. Kimseyi toptan harcamaz.

 Romanlarında gerçek karakterleri anlatması ve tarihi gerçeklere yer vermesinden dolayı roman türüne zarar verdiği söylenen Kemal Tahir çok eleştirilir fakat o, bu eleştirileri hiç umursamaz. Gerçekliklerin anlatılması gerektiğini savunur. Fazla ayrıntıya girdiği ve roman estetiğini zedelediği yönündeki eleştirileri de ciddiye almaz. Söz gelimi   oldukça hacimli “Devlet Ana” romanında yalnızca iki aylık bir zamanda cereyan eden olayları yazmıştır. Kemal Tahir bu bilgilere erişebilmek için iğneyle kuyu kazar gibi bilgi topladığını, daha fazlasını bulsa onları da yazacağını söyler.

Doğu-Batı tartışmasında körü körüne batı taklitçiliğine şiddetle karşı çıkar. Batıyı samimi bulmaz ve ne zaman başı sıkışsa Doğu’ya saldırmaya hazırlandığını iddia eder. Bu iddiasının referansı gene tarihtir. Batı’nın tekniğini de fazla ciddiye almaz. Teknik meselelerin dönem dönem el değiştirdiğini ve o tekniğin temelinin Doğu’da zaten mevcut olduğunu söyler. Romanlarında harf devrimine yer verir ve kinayeli bir dille eleştirir. Bilhassa “Esir Şehir Üçlemesi” nde bunları net bir şekilde görürüz. Yazar üç kitaptan oluşan seriyi on beş senelik zaman zarfında tamamlamıştır. Haliyle Kemal Tahir’in fikir dünyasındaki değişiklikler ilk kitapla üçüncüsü arasındaki farkta kendini gösterir.   Kemal Tahir’in romanlarında gerçek unsurların kurgudan daha fazla olması romanların türüyle ilgili tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Tarihi roman mı biyografi mi? Kemal Tahir tarihçi mi sosyolog mu romancı mı? Belki hepsi!

Vildan KINALI

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: İçerikte Kopyalama Yasaktır. ©️ Bu yazının her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
  • No products in the cart.
Sohbeti aç
Canlı Destek